YENİMAHALLE’DE NOSTALJİK BİR TUR (8 Eylül 2017)

Mülkiyetini ‘Abla’ma devrettiğim 2002 model emektar ToyotaHB’i teslim etmek üzere Ankara’ya gittiğimde, bir günlüğüne de olsa birkaç yeri tekrar görmek istedim. İlk düşündüğüm yer Yenimahalle ama, önce, 2013 yılında vefat eden lise çağı arkadaşım ve hemşehrim Hasan Yılmaz’ın eşi Meral ve kızı Gökçe’nin yaşadığı Aydınlıkevler mahallesine gittim. Rahmetliyi anıp bir süre görüştükten sonra, nostaljik bir özlemle Yenimahalle’ye geçtim.

İvedik Caddesi üzerinde ve Ragıp Tüzün Caddesi sapağına yakın bir noktada olan 1967’de mezun olduğum Mustafa Kemal Lisesi, Yenimahalle’deki ilk durağım oldu. Ragıp Tüzün girişindeki geniş alanın bir kısmına küçük bir park yapılmış. Dolayısı ile bu geniş mekanda yollar daralmış. Toyota’yı olabildiğince yakın bir yere parkedip, okuluma doğru heyecanla yürüdüm.

İvedik Caddesini aşan bir yaya üst geçidinin okula giren kısmı çirkin bir demir blokla kapatılmış. Geçit merdiveninden 20 metre sonra Mustafa Kemal Lisesi’nin girişini bulabildim. Okulda tadilat çalışmaları yapıldığından ortalık epeyce dağınıktı. Ama gözüm bu kargaşadan hiç rahatsız olmadı, heyecanla belli başlı yerlerini gezdim. Şu sıralarda henüz öğrenim başlamadığından öğrencilerden başka bir sürü insan girip çıkıyor. Her yerde işçi tulumlu insanlar ve öğretmen olduğunu sandığım kişiler geziniyor. Üst katta bir toplantı var, bazı çocuklu annelere rastladım merdivenlerde. Fotoğraf çekerken tanıştığım Müdür Muavini ve birkaç öğretmenle bir süre sohbet ettik. Sergilenen bir tablodan anladığıma göre Lisemiz son adını aldıktan bir yıl sonra kayıt yaptırmışım.

Mustafa Kemal Lisesi’nden sonra Toyota ile Ragıp Tüzün’den devam ederek, 1960’lı yıllarda ve muhtemelen halen Yenimahalle’nin merkezi olan ‘5.Durak Bölgesi’ne yöneldim. O yıllardan beri halen dostluğumuzun devam ettiği Eczacı Zafer Gürleyik’in gözlükçü dükkanı Zafer Optik önüne aracımı park ettim. Hemen Zafer’e takılmadan, buradan itibaren Yenimahalle’de benim için nostaljik değerler taşıyan yerleri içeren bir tur atmaya karar verdim. Sonrasında bugünkü sıcak havada yürüyebildiğim kadar gezip dolaştıktan sonra, hem dinlenmek hem de Zafer’le sohbet etmek üzere buraya döneceğim.

Güzel saatler yaşadığım anılarım olan Alemdar Sineması’nın bulunduğu binanın karşısındaki üçgen şeklindeki parkın uç kısmına Atatürk Anıtı ve tören alanı yapılmış. Öbür kısımda ağaçlı güzel bir park ile kafe, market, eczane gibi dükkanlar olan bir alışveriş ortamı yaratılmış. Eskiden tek tük otomobil geçen yollarda yoğun araç trafiğinden adım atmak zorlaşmış. Adını bölgeye veren 5.Durak’ın yerinde ise yeller esiyor; ya da farkedemedim!

Alemdar Sineması’nın bulunduğu Alemdar İş Merkezi ise hiçbir özelliği olmayan bir han görünümünde. Eski zarif bina yıkılmış ve yerine hantal bir yapı kondurulmuş. Tıpkı bütün Yenimahalle’nin bahçeli iki katlı o güzelim evlerini yıkıp çok katlı apartmanlar kondurdukları gibi! Sinema olmadığı gibi, Zafer Optik de zaten taşınmış. Bu durumda buraya takılmam için bir neden kalmamış oluyordu!

5.Durak’dan 6.Durak’a doğru devamla Kaymakamlık ve Ptt binası aynen duruyor. Ancak her taraf çeşitli yapılarla sıkışık ve yollar araçlarla dolu. Yolun iki tarafında dükkanlar sıralanmış. Bu yeni yerlerin bende bir anısı olmadığından, etrafıma fazla dikkat etmeden yürümeye devam ettim.

Akın Caddesi kavşağına gelince, o zamanlar kirada oturduğumuz Aras sokağın başındaki evimiz tarafına doğru baktım. Sağımdaki benzin istasyonundan itibaren sonlarına doğru iyice yükselen caddenin semalarında kovandaki arılar gibi kaynaşan teleferik kabinleri gördüm. Teleferik hattının bir ayağı tam da Aras sokakta duruyor gibi.  Oralara Akın Caddesi’nden değil de, 6.Durak tarafından, Rahmetli Levent Kırca’nın Yenimahalle’deyken yaşadığı bölgeden dolanarak çıkmaya karar verdim.

Tabi ki buralar da çok değişmiş. Ancak 6.Durak Camii aynen duruyor. Tek değişiklik üzerinden vızır vızır(!) geçen teleferik kabinleri; neredeyse minareye çarpacaklar gibi! Caminin alt katında Ragıp Tüzün’e bakan tarafından basamakla girilen Avrupa Pastanesi halen açık. Aslında pastaneyi yandaki binanın alt katında hatırlıyordum.

Caminin girişi yan sokakta ve arkadaki Damladol sokaktan Leventler’in yaşadığı eve komşu. Şimdilerde yurt olduğu gözüken evi, yeşil olarak hatırlıyordum; Levent Kırca, annesi ve ablası ile ikinci katta ikamet ediyorlardı. Bugün Cuma olduğundan Camideki hoparlörle çevreye yüksek sesle yayın yapılırken, Fatih İlköğretim Okulu’nu sağıma alarak, Yenimahalle tröleybüsünün kıvrılarak yukarıya ulaştığı 11. Son Durak yoluna varan merdivenli çıkışa yöneldim.

Yolun merdivenli kısmına gelmeden hemen sol tarafındaki dükkan gurubunun en sonunda bulunan Berber yerinde o zamanlar bir ciğerci dükkanı vardı. Taşköprü’den hemşehrimiz olan Hasan Yılmaz’ın Dedesi “Memedamuca”, burayı açarken Babam yardımcı olmuş ve kardeşim Sinan’la birlikte yaz tatillerinde dükkanda çalışabileceğimize söz vermişti. Biz de Sinan’la nöbetleşe dükkana gelir, kasayı kontrol eder ve müşterilerle diyalog kurardık. Burada çok mutlu olmazdım, zira hiçbir harçlık almadığımız halde bir süre sonra Mehmet Yılmaz bize çırak muamelesi yapmaya başladı. Sonunda koptuk ve ben Taşköprü’ye, Kiseköy’e kaçmayı başardımdı!

Ciğercinin yanındaki minik kuruyemişçi dükkanı, yaşlı bir göçmen vatandaşındı. Ne kendisi temiz görünüşlüydü, ne de dükkanı. Her tarafta hamam böcekleri görürdüm, bu nedenle oradan hiçbirşey almadım. Leblebi tozu çok ünlüydü. Teneffüslerde gelen öğrenciler dükkanı doldururdu, kız çocuklarından kaçamak(!) makaslar alırdı!

“Çeğerdekçi”den sonra köşede ailecek işletilen büyük bir bakkal vardı. Yaşıtımız oğullarının adını Fatih olarak hatırlıyorum. Hafif kilolu, tıknaz, cin gibi bir gençti ama ticaretteki cinlik okulda pek işe yaramamıştı olarak anımsıyorum.

O yıllardaki yaşımız gereği, bu merdivenli yoldan inen çıkan kızlara bakardık tamirci çırakları gibi! Mücella isminde, sarı saçlı yeşil gözlü çok güzel küçük bir kız vardı. İlgi çektiğini bildiğinden herkesle samimi olur, diyalog kurardı. O kadar çabuk büyüdü ve serpildi ki, kısa zamanda bizden çok büyük delikanlılar peşinde gezer olmuştu. 

Troleybüs Son Durak yoluna varınca, beklediğim gibi anılarımdaki yerlerin çok değişmiş olduğunu gördüm. Herşeyden önce burası artık bir son durak değil. O zamanlar troleybüslerin yolcularını indirip U dönüşü yaptığı yere görkemli bir teleferik İstasyonu yapılmış. Daha yukarılardan gelenler ve daha yukarı gidenler için bir teleferik durağı olmuş.

İvedik Caddesinden başlayıp Ragıp Tüzün’ü kestikten sonra buraya kadar yükselerek devam eden Akın Caddesi, bizim Aras Sokak 1 numaradaki evimizin önünden kıvrılarak sola dönüp Troleybüs Son Durakta Ragıp Tüzün Caddesi ile bitişirdi. O zamanlar karşımızdaki arsada bulunan açıkhava Akın Sineması’nın perdesi bizim bulunduğumuz giriş katından iyi gözükmezdi ama, filmi izlediysem sesini duyduğumuz için, yattığımızda bile izlemeyi sürdürürdüm!

Bizim kirada oturduğumuz daire Aras sokaktan giriş katıydı ama, Akın Caddesi’ne bakan tarafta 2-3 kat yukarıda dururdu. Akşamüstü balkondan 5.Durak tarafına inenleri çıkanları izlerdik. Biz de Lise ve sonrasında üniversite yıllarımızda akşamları 5.Durak civarında, özellikle Durak 6 ve 5 arasında “Piyasa” yapardık. Bazen muhabbet uzayınca Yenimahalle 1.Durak civarında bulunan, güzel kızlarıyla ünlü(!) Subayevleri’ne kadar açılırdık.

Tekrar bugüne dönerek, Akın Caddesi’nden 5.Durak’a doğru Özen Sokak’tan geçerek gitmek istedim. Zira burada Babamın Dayısı Ali Yavaş’ın ailesi yaşıyordu. Oğulları Metin akranımız ve kızları Nuray ile Nurten, Ablalamız yaşlarındaydı. O yıllarda bütün Yenimahalle gibi burası da 2 katlı bahçeli evlerlerden oluşuyordu. Tabi ki bu sokak da şimdi bambaşka bir görünümde!

Anılarımdaki Yenimahalle’den çok az izler kalmış olduğunu gördüm. Adeta anılarımı yitirmiş bir vaziyette Zafer Optik’e kadar üzgün bezgin yürüdüm. Neyse ki Zafer’le birkaç gün önce ayrılmış gibi sohbet ettik. Yorgunluğumu attıktan sonra, Zafer’le vedalaşıp Yenimahalle turumu sona erdirdim.

Yenimahalle’de yaptığım bu nostaljik tur ile ilgili olarak çektiğim fotoğrafları, anlattığım sıra ile aşağıda veriyorum.

Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

YENİMAHALLE’DE NOSTALJİK BİR TUR (8 Eylül 2017)” hakkında 3 yorum

  1. Yazınızı zevkle okudum. Yenimahalle deki eski evlerin tamamına yakını yıkılıp yerine yenileri yapıldı İki katlı evler nadir da olsa hala var. Eskiden her sokakta bir kaç araba olurdu. Şimdi sokaklarda arabalardan geçilmiyor. Özellikle de Aras sokakta hafta sonları kaldırımda yürüyemezsiniz. Yine de Yenimahalleli olmak güzel.

  2. Şinasi Yüksel,
    Yenimahalle ile ilgili çalışmaların ve yazılarını kutlar, teşekkür ederim.
    Yenimahalle Erkek Lisesi 1962 mezunuyum.
    Selam ve sevgilerimle.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir