Likya-V: Finike Karaöz’den Olimpos ve Yanartaş’a(E) (12-13 Mart 2011)

Bilge Rehberimiz Zeki Varol’un peşinde, Likya’nın ışıklı patikalarında beşinci yolculuğumuzu yaptık! Zirve Dağcılık sevgisiyle dolu bir otobüs yolcusu yürüyüşçüler Likya yollarında tarihi hissettik, doğayı yaşadık. İki günlük etkinliğimizde Adrasan’da konakladık, Olimpos’a çıktık, Yanartaş’ta noktayı koyduk!

Beni bulamazsan, eşyalarımı bulacaksın, parmak izlerimiz değecek birbirine..

Yürüyüşe Finike Kumluca’dan, Karaöz sahilinden başladığımızda saat sabah 8 civarındaydı. Geçen haftanın bol yağışlı günlerinden  sonra ılık ve güneşli bir havada, Akdeniz’in sakin koylarına paralel yürüyoruz. Bahar yeşillikleri topraktan fışkırıyor. Papatyalar, laleler ve diğer çiçekler her tarafta  rengarenk tablolar boyuyor. Hangisinin fotoğrafını çekeceğimi şaşırıyorum. Deniz ve dağ manzaraları muhteşem. Patika yürüyüş için çok uygun; çoğunlukla ağaçların gölgesinde ilerliyoruz.

Yeşillikler içinden birden beyaz bir yapı önümüzde yükseliyor: Gelidonya Feneri.

Uykusuz, yorgun, görmüş geçirmiş ve yapa yalnız göz kırpıp dururlar karanlıklar içine. Yalnızlıkları doğuştandır, kederleri değil ama kaderleridir.

O hep, gecelerin içinden Akdeniz’e gülümsüyor.

Gelidonya Feneri’ni geride bırakıp devam ediyoruz; uzakta Musa Dağı eteklerinde Andrasan sahili gözüküyor. Gene laleler, papatyalar, deniz ve ada manzaralarını izleyerek Adrasan’a ulaştığımızda saat 17 olmuştu. Adrasan sahilinin güzelliğine hayran oluyoruz. Günün yorgunluğunu üzerimizden atmak için fazla oyalanmadan konaklayacağımız Akdeniz Üniversitesi Andrasan Uygulama Oteli’ne yöneliyoruz. Halen Fethiye’de ikamet eden Petkim’li dostumuz Yusuf Çilengir ve Zirve Dağcılığın “Ayhan Abisi” Ayhan Yörük ile birlikteyim. Otel bir yüzme havuzunun çevresindeki üç katlı apartmanlardan oluşuyor. Odalar, Lokanta ve diğer tesisler temiz ve zevkli; yemekler ve kahvaltı da tek kelime ile enfesti doğrusu..

Ertesi sabah Adrasan Oteli’nden ayrılarak sahile yürüyoruz. Sahilden devam ederek derenin solundan yerleşimi terkediyoruz. Hedefimiz Musa Dağı etrafından dolanarak Olimpos tarafına geçmek. Dereyi geçip portakal bahçelerinin yanından, seraların arasından dağa tırmanıyoruz. Çimenler çiçekler körpecik; nemden ayakkabılarımız ıslanıyor. Dağın arkasındaki vadilerde derenin bazen solunda bazen sağında yürüyoruz. Uzakta Bey Dağları’nın karlı zirvelerini seyredebildiğimiz bir manzaralı açıklıkta kısa bir mola veriyoruz. Daha sonra tekrar devam ederek Olimpos Dağı zirvesi dibine geliyoruz. Antik Olimpos’a çıktığımızda, karlı zirvesi ve boynundaki beyaz bulutlar ile Tahtalı Dağı’nın, ormanlık tepelerin arkasında uzaktan  güzel manzaralar gördük.

Tanrıların dağıdır Olympos.

Tanrılar Olympos dağında şölenler yaparlar, bir araya gelip toplantı yaparak, insan sorunlarını tartışırlarmış. Baş tanrı Zeus Olympos’ta oturur. Hera’nın da altın tahtı oradadır. 12 tanrı (Zeus, Poseidon, Hades, Hera, Hestia Demeter, Artemis,  Apollon, Ares, Athena, Hephaistos, Hermes) hergün ölümsüzlük içkileri nektaları içer, ambrosialarını yerler, şenlik yaparlarmış. Olymposun tanrısı ise Hephaistos’muş.

Olimpos’un eteklerinde kısa bir öğle molası verdikten sonra yürüyüşe devam ediyoruz. Bir süre sonra ormanlık alanda inişe geçiyoruz. Çevremizde yosunlarla kaplı ağaçlar, kayalar ve bol miktarda Sandal ağaçları var. Birkaç noktada seyrekleşen ağaçların arasından Tahtalı Dağı’nı görebiliyoruz. Uzun süren inişten sonra Olimpos deresine ulaşıyoruz. Aşağıya taşınan Olimpos’un Nekropol, Şehir Surları ve Tiyatrosunu gezdikten sonra sahilde mola veriyoruz. Birçok yürüyüşçü pırıl pırıl denizde yüzerek yorgunluklarını gideriyorlar.

Olympos Korykos

Likya birliğinde 3 oya sahip 6 kentten biriydi.

MÖ 1. Yüzyılda Kilikyalı korsan Zeniketes buraya yerleşti. MÖ 78 de Romalı komutan Servilles Vata, Zenikeres’i yendi. O da sarayı ateşe vererek intihar etti. Romalılar burayı da alt üst ettikten sonra şehri aşağı taşıdılar ve adını Olympos olarak değiştirdiler.

MS 141 ve 240 daki büyük depremlerde çok hasar gördü.

MS 3. Yüzyılda Hristiyanlık yerleşti ve piskoposluk merkezi haline geldi.

Olimpos sahilindeki kısa dinlenmeden sonra sahilden Akropol’u seyrederek tesislerin ilerisinde parketmiş olan otobüsümüze ulaşıyoruz. Yanartaş bölgesine gitmek için bundan sonraki 4 km’lik asfalt yolu otobüsle alıyoruz. Çıralı’nın ilerisindeki Yanartaş’a, yaklaşık 1 km kadar taş basamaklı yoldan tırmanarak ulaşıyoruz.

Zeus İnsanların ateşi kullanarak yeni şeyler yapmasını, gelişmesini istemezmiş. Prometheus tanrılardan ateşi alarak insanlara  vermiş. Bunu gören Zeus onu zincirlerle bir kayaya bağlamış. Her gün bir kartal onun ciğerini yermiş. Ölümsüz olduğundan Promete ertesi gün iyileşirmiş ama kartal tekrar gelirmiş.

Prometheus’un yaktığı bu ateş gece gündüz yanar durur. İnsanlığın elinde sönmeyen ateştir Prometheus’un ateşi. Bu aydınlanma ışığı geçmişten bugüne dünyayı aydınlatıyor ve aydınlatacak!

Yanartaş’tan indikten sonra Likya Yolu Beşinci Yolculuğu da sonra ermiş oluyordu. Akşam üstü saat 18’i geçmişti, ve İzmir’e dönmek üzere otobüse doluştuk.

Yolculuk notlarıma,  Rehberimiz Zeki Varol’un hazırlayarak yolculuk başında katılımcılara dağıttığı “Likya Yolu V” dokümanından aldığım paragrafları bolt-italik olarak ekledim. Notlarımı gene ayni dokümandan aldığım bir paragraf ile bitiriyorum:

Argos kralı Bellerophon’a kıyamadı.

Gönderdi onu Likya’ya….

… Likta’nın kralı İabotes,

Buyurdu önce azgın Khimairayı öldürmesini;

Tanrı soyundandı o, insan değildi.

Önü aslan, arkası yılan ortası keçiydi.

Yalımlı nefesiyle kötü soluyordu.

Bellerophon uydu tanrıların isteğine

Onu bir anda yere serdi.

Son liman girdi demirledi gemi, çıkmamak üzere. Çünkü ne  rüzgardan, ne de gün ışığından yarar var artık

Işık taşıyan şafağı terk ettikten sonra kaptan Eudomos

Oraya gömüldüğü gün misali kısa ömürlü gemisi kırılmış bir dalga  gibi

Bu etkinlikte 2 gün boyunca çektiğim fotoğraflardan seçtiklerimi aşağıdaki 2 linkten ayrı ayrı izleyebilirsiniz.

Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

12 Mart 2011 Karaöz-Gelidonya Feneri-Adrasan:

13 Mart 2011 Adrasan-Olimpos-Yanartaş:

LYCIA-V: FROM FİNİKE-KARAÖZ TO OLYMPOUS and YANARTAŞ – Mar.12, 2011

Behind our wise guide Zeki Varol, we made our fifth journey on the illuminated Lycian Ways. A bus people who are passionate about Zirve Mountaineering, we felt the history and lived the nature on Lycian Ways. We stayed in Adrasan, climbed Olympus, we finished this two-day event in Yanartaş!

” If you can’t find me, you will find my stuff, our fingerprints will touch each other. “

It was around 8 in the morning when we started walking from Karaöz beach. We walk parallel to the calm coves of the Mediterranean in warm and sunny weather after heavy rainy days. The Spring’s greenery gushes from the ground. Daisies, tulips and other flowers paint color pictures everywhere. I’m confusing which one to take a picture of. The sea and mountain landscapes are wonderful. The path is very convenient; mostly we continue in the shade of the trees.

Suddenly a white building rose among the green in front of us: Gelidonya Lighthouse

” Sleepless, tired, sore and lonely, they keep winking into the darkness. Their loneliness is innate, not grief, but destiny.

He always smiles at the Mediterranean through the nights. “

We continued by leaving Gelidonya Lighthouse back; Adrasan beach was visible at the foot of Mount Musa in the distance. It was 17.00 when we arrived in Adrasan by watching the tulips, daisies, sea and island views again. We admired the beauty of Adrasan Beach. To relieve the tiredness of the day, we head towards Akdeniz University Adrasan Application Hotel without wasting time. I am with our friend Yusuf Çilengir from Petkim who live in Fethiye, and Ayhan Yörük, called “the old brother of Zirve Mountaineering”. The hotel consists of three-story houses set around a swimming pool. Rooms, restaurant and other facilities were clean and tasteful; Food and breakfast were really delicious.

The next morning we left The Adrasan Hotel and walked towards the beach. Continuing from the beach, we left the residential area from the left side of the stream. Our goal was to go to Olympus side by winding around Mount Musa. By crossing the stream we climbed the mountain, by the gardens and through the greenhouses. The grasses and flowers were very fresh; Our shoes got wet due to the water. We walked in the valleys behind the mountain, sometimes from the left side of the stream, sometimes from the right. We took a break in an open area where we could see the snowy peaks of Beydağları from afar. Then we continued and came to the bottom of Olympus Mountain Summit. When we climbed to ancient Olympos, we saw the beautiful views of Tahtalı Mountain with its snowy summit and white clouds on the shoulders behind the forested hills.

Olympos is the Mountain of the Gods.

The gods hold feasts on Mount Olympus and get together to discuss human problems. The Head God Zeus sits on Olympus. Hera’s golden throne is also there. Twelve Gods(Zeus, Poseidon, Hades, Hera, Hestia Demeter, Artemis,  Apollon, Ares, Athena, Hephaistos, Hermes) every day drink their infinity drinks nectars, eat their ambroses, organize feasts. The god of Olympus is Hephaistos.

After a short lunch break on the foots of Olympus, we continued walking. After a while at a forest area we started descending. There were moss-covered trees, rocks and a lot of sandalwoods around us. We could see Tahtalı Mountain from among the sparse trees in some places. After a long descent we reached Olympus Stream. After visiting the necropolis, şehir walls and theater of Olympus, which was moved down, we took a break on the beach. Many hikers removed their tiredness by swimming in the very clear sea.

Olympos Korykos

It was one of the 6 cities with 3 votes in the Lycian Union.

The Clician Pirate Zeniketes settled here in the 1st century BC. Roman Commander Servilles Vata defeated Zenikeres in 78 BC. He, too, committed suicide by setting the palace on fire. After the Romans upset the city, they moved it down and changed its name to Olympos.

It was badly damaged in the earthquake of 141 AD and 240 AD.

Christianity settled in 3 AD and became an episcopal center.

After a short break at the Olympus beach, watching Acropolis from the beach we arrived at our bus parked beyond the facilities. We used the bus to go to Yanartaş Area on the remaining 4 kilometers of asphalt road. After Çıralı we reached Yanartaş by climbing from nearly 1 kilometer a road consisting of stone steps.

” Zeus did not want people to do new things and develop using fire. Prometheus took the fire from the gods and gave it to the people. Seeing this, Zeus tied him to a rock. An eagle ate his liver every day. Due to his immortality, Promete recovered the next day but eagle come again.

This fire, lit by Prometheus, burns all day and night. The fire of Prometheus is the fire that does not go out in the hands of humanity. This enlightenment light illuminates and will illuminate the world from past to present! “

After the descent from Yanartaş, the Fifth Journey of the Lycian Way ended. It was past 18 o’clock and we packed the bus to go to Izmir.

I added paragraphs to my travel notes as italic from the “Lycian Way V” document prepared by our guide Zeki Varol, which was distributed to us at the beginning of the journey. I finish my notes with a paragraph I took again from the same document:

” He did not to bear to kill the King of Argos Bellerophon.

He sent him to Lycia…

The King of Lycia iabotes,

He first ordered to kill horny Khimaira;

He was from god family, not a human.

The front was a lion, and the back was a snake middle goat.

He was breathing badly with his insulated breath.

Bellerophon obeyed the desire of the gods.

He knocked him down in an instant.

The ship entered the last harbor and anchored, about to no leave. Because there is no more benefit from the wind nor the daylight anymore

Captain Eudemos after leaving the light-carrying dawn

Like the day he was buried there, his short-lived ship was like a broken wave “

You can watch separately 2 albums I prepared from the photos I took at this event from 2 links below.

Note: To watch the photos below, you can click on any of them and watch them in the direction of the arrow in the pop-up window or by using the arrow signs on your keyboard.

Likya-V: Finike Karaöz’den Olimpos ve Yanartaş’a(E) (12-13 Mart 2011)” hakkında 2 yorum

  1. Olimpos – Adrasan arasında geçirdiğim iki gün gözümün önüne geldi… Ayaklarınıza, enerjinize sağlık.. Tek üzüntüm Gelidonya Fenerinde gün batımını izleyememek olmuştu.. Umarım tekrar yolum düşer..Selamlar..

  2. Teşekkür ederim Kadir Bey; ben de bir kere daha Likya manzaralarını yaşamak istiyorum. Likya-VI ve diğerlerinde de, birlikte inşallah..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir