Dün İdadik B Yürüyüşçüleri Rehberimiz Ümit Yılmaz önderliğinde, Bornova’ya bağlı Gökdere Köyü’nden Gökdere Kanyonu’nu geçip Nif Dağı’na çıktık. Kendi hesabıma 522. doğa yürüyüşümü yaptığım bu günde, daha önce 46 defa çıktığım Nif Dağı’na hiç bu parkurdan başlamadığım için ilk defa gördüğüm Gökdere Kanyonu’nun güzelliğine hayran oldum.

Mevsim yağmurlarıyla gürül gürül akan derenin kanyon boyunca yarattığı güzellik muhteşemdi. Neredeyse her noktasında fotoğraf çekmek istediysem de, bir süre sonra yoruldum desem yalan olmayacak. Hem beyaza boyadığı kayaların içinden minik şelalelerle akan derenin görünüşü, hem de kanyon sonuna kadar ağaçların diplerindeki lale, nergis, papatyalarla kaplı yeşil çayırlar, bir doğa cenneti içinden geçtiğimizi hissettiriyordu.

Kapalı bulutlu serin bir günde Gökdere içinden sabah 9:05’de başlayan yürüyüşte toplam 18 kişiyiz. Kanyona giden yoldaki piknik alanını geçtikten sonra, dere dibinden patikaya girdiğimizde, birden kanyonun güzellikleri ile karşılaştık. Derenin sesine çevredeki kuş sesleri de eşlik edince adeta başka bir dünyada ilerlemeye başladık. Kimi zaman dereyi yukarıdan izleyerek, kimi zaman dereyle ayni hizada ve sık sık derenin her iki yanına geçerek bir saatte kanyonun sonundaki çeşmeye vardık.

Gökdere Kanyonu’nu arkada bıraktığımızda, sanki çok güzel bir film izledikten sonra sinema salonundan ayrılmış gibi mutlu bir ifadeyle önümüzdeki papatyalarla kaplı yoldan Nif Dağı’na çıkmaya başladık. Yukarılara ulaştıkça sis artmaya başladı. Zemindeki papatyaların beyazlığı ve sis, kanyondan sonra çok daha farklı bir ortam hissettiriyordu. İyice yukarılarda hava da soğumaya başladı. Saat 13’ü geçtiğinde yaklaşık 1300 metrelere ulaşmıştık. Tam bu noktada rehberimiz Nif zirvesine kadar daha bir saatlik yolumuz olduğunu ifade edince, ben noktayı koydum: Yaklaşık 4 saatlik yürüyüş ve tırmanıştan sonra bedenim mola istiyordu!

Rehberle birlikte 10 kişi zirve doğru hareket ettikten 2 saat sonra geri geldiklerinde, benimle kalanlar çok güzel dinlenmiş olduk. Dahası, mola verdiğimiz yer Tarkovsky filimlerindeki esrarengiz dinginlikleri andıran bir güzellikteydi: Papatyalar arasında sisli bir tepe sessizliği. Hatta birşeyler yedikten sonra ayakta  sohbet eden arkadaşların mırıltıları ninni gibi bir etki yapmış olacak ki, bir süre kestirmişim bile!

Zirveden gelenler dinlenmeden devam edeceklerini bildirince tekrar yürüyüş başladı. Sabahki filmi adeta yeniden seyrettik: Önce sisler içindeki Nif tepelerinden iniş yaptık. Çeşme başında 15 dakika kadar mola verdikten sonra muhteşem Gökdere Kanyonu’nu boydan boya yeniden yaşadık!

Tüm bu güzelliklerden sonra kanyon yolundan köye yürürken herzaman yaşadığımız dünyaya adeta tekrar dönüyor gibiydik. Dönüş yolunda yapmadığımız molayı saat 18 gibi köy kahvesinde çaylarımızı yudumlayarak yaptık ve bu güzel günün ardından taşıtımıza binerek evlerimizin yolunu tuttuk.

Bu zorlu etkinlikte çekebildiğim fotoğraflardan seçtiklerimi aşağıdaki  linkten izleyebilirsiniz.

Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

Not: Slayt gösterisindeki mantar hakkında kısa bir bilgi:

Kuzugöbeği (Morchella esculenta), Morchellaceae familyasından, yenilebilen bir mantar türüdür. Genelde ormanlarda tek tek veya küçük gruplar halinde bulunur, özellikle orman yangınlarında sonra sıkça rastlanır. Genelde bahar aylarında ortaya çıkar. Bahar aylarında yağışın olmaması olumsuz yönde etkiler.

Gyromitra esculenta gibi zehirli türlerle (sahte kuzu göbeği mantarı) karıştırılma riski olduğundan dikkatli olunmalıdır.

Çeşitli alerjik reaksiyonlara neden olacağından çiğ olarak yenmemelidir. Fransız mutfağının önemli bir öğesi olan kuzu göbeği mantarı ekonomik değeri olan ve pek çok gurme tarafından tercih edilen lezzetli bir türdür

Önceki Nif Dağı etkinliklerimizin dökümü aşağıda verilmiştir: