Fikri Hepseven Anısına: Dede Dağı Zeybek Pınarı’ndaydık(E) (29 Ocak 2012)

Yerler kırağı buz, ağaçlar beyaz hayaletler gibi. Rüzgar bıçak gibi nefes kesiyordu. Neyse ki sadece 30 dakika kaldık ve tekrar dönüşe geçtik. Aşağılara indikçe içimiz tekrar ısındı ve çınarların dibinden kızılcıkların yanından derenin iki tarafında devam eden patika boyunca Dede Dağı güzelliklerini yaşadık.

Çok soğuk bir hafta sonundaki bu Pazar yürüyüşüne İdadik A gurubu olarak sadece 4 kişi katıldı: Rehber Hüseyin Keçeci, Rahmetli Fikri Hepseven dostumuzun eşi Bevliye Hepseven ve Ayşen’le ben. Bu inanılmaz küçüklükteki gurup, B yürüyüşçüleri ile Bağyurdu’na geldik ve akşam 16’da dönüşlerinde beraber olmak üzere vedalaştık.

Bağyurdu’ndaki Deveciler Kahvesi’nde birer adaçayı içtikten sonra 9:30 gibi yürüyüşe başladık. Önce topluca bir hatıra fotoğrafı çekildikten sonra dağa doğru çıkan toprak yoldan ilerledik. Geçtiğimiz günlerdeki soğuğa inat hava vadinin bu kısmında oldukça ılıktı. Birazdan bir gurup dağcı içinde eski dostlar Asım Naycı ve Ahmet Cihaner ile karşılaştık. Bir süre sohbet ederek birlikte yürüdükten sonra vedalaşarak ayrıldık. Çınarların dibinden şırıl şırıl akan dere zaman zaman geçiş zorluğuna neden olsa da ıslanmadan vadi tabanından yürüdük. Gövdeleri yeşil yosunlarla kaplı muhteşem çınarlar dere yatağındaki kurumuş yapraklarla çok güzel manzaralar oluşturmuş. Derenin iki yanındaki yeşillikler sanki bahar mevsimindeymişiz gibi hissettiriyor. Bir ağıldaki minik keçi yavruları da başka bir güzellik olmuşlar. Bu linkten bu şirin şeylerin seslerini dinleyebilirsiniz: MOV01115

Çınarlar bittikten sonra kızılcıkların yanından geçerek yukarılarda dere yatağından ayrıldık. Vadinin sağından devam eden patikadan yükselirken daha yukarılara sıcaklığın hızla düşmeye başladığını hissettik. Kayalardaki buz sarkıtları bu soğuk için fikir vermekten öte çok güzel manzaralar oluşturmuştu. Daha da yukarılarda soğuk iyice hissedilirken patika bizi mola yeri olabilecek bir açıklığa getirdi. Ancak burası da mola veremeyecek kadar soğuk ve zemin kar buz kaplıydı. Sol taraftan tırmanmaya devam ederek kızılcıkların dibinden kestanelerin olduğu Zeybek Pınarı bölgesine kadar geldik. Zeybek Pınarı mevkinde sis iyice bastırdı ve esen rüzgar soğuğu iyice hissetmemize neden oluyordu. Pınarın çevresindeki ağaçlar beyaz hayaletler gibi gözüküyordu. Birçoklarının bayıldığı bu manzaralar bana hep doğanın donduğu izlenimi vermiştir. Birkaç fotoğraf çektikten sonra beraberimizde getirdiğimiz yiyecekleri yedik ve fazla oyalanmadan tekrar  yola koyulduk. Dönüşte de ayni rotayı kullandık ve ayni güzellikleri yaşayarak kış manzaralarından tekrar bahar güzelliklerine doğru ısınarak ilerledik. Bağyurdu’na  geldiğimizde saat 15:55 olmuştu ve B yürüyüşçülerini beklemek üzere ayni kahveye girdik. Çok ilginçtir ki 10 dakika sonra onlar da geldiler. Ovacık’dan Dededağı zirve yapıp Bağyurdu’na geldiler; oldukça hızlı bir yürüyüş olmuş. Yaşadıklarımızı biribirimize anlattıktan sonra çaylarımızı yudumlayıp İzmir’e dönmek üzere aracımıza yöneldik.

Bu güzel etkinlikte çektiğim fotoğraflardan seçtiklerimi aşağıdaki  linkten izleyebilirsiniz.

Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

IN MEMORY OF FİKRİ HEPSEVEN WE WERE AT ZEYBEK FOUNTAIN DEDE MOUNTAIN – Jan.29, 2012

The ground was frozen and the trees were like white ghosts. Wind was cutting the breath like a knife. Fortunately we only stayed 30 minutes and took action for the return. As we descended, our body warmed and we experienced the beauties of Dededağ under the plane trees, next to the dogwood trees, along the pathway between the two sides of the stream.

As the week was very cold, only 4 people attended this Sunday hiking as İdadik Group A: Guide Hüseyin Keçeci, our deceased friend Fikri Hepseven’s wife Bevliye Hepseven, Ayşen and I. This amazing small group came to Bağyurdu with the B Hikers and we said goodbye, waiting to come together when they returned at 16:00 in the evening.

After drinking one sage tea at Deveciler Cafe in Bağyurdu, we started walking around 9:30. First we took a memoir photo together, then we continued towards the mountain on the dirt road. Although the weather was very cold recently, this part of the valley was quite warm. Soon after, we encountered our old friends Asım Naycı and Ahmet Cihaner among a group of walkers. After chatting and walking together for a while, we left saying good-bye.

Even though we had some difficulties while crossing the stream flowing under plane trees from time to time, we walked at the bottom of the valley without getting wet. Amazing plane trees with trunks covered with green moss and dried leaves on the stream bed made very beautiful scenes. The greenery on both sides of the stream made us feel like spring. Baby goats were another beauty in a pen. You can hear voices of these cute things from this link:MOV01115

At high altitudes after finishing the plane trees, we came out of the stream bed passing by the dogwood trees. As we rose from the footpath on the right side of the valley, we felt the temperatures at higher levels began to drop rapidly. Beyond giving an idea of ​​this cold, the icy stalactites of the rocks created beautiful scenes. While it was feeling very cold at more altitudes, the path brought an open space us to take a break. But even here it was really cold and the ground was covered with snow ice. Continuing on the left, from the bottom of the dogwood trees, we reached the Zeybek Fountain where there were chestnut trees.

At the region of Zeybek Fountain fog condensed and wind caused us to feel colder. The trees around the fountain looked like white ghosts. Such scenes which many people enjoy, always make me feel that nature is frozen.

After taking a few photos, we ate the food we brought with us and set off without wasting time. On the way back, we used the same route and continued to warm from winter landscapes to spring landscapes, experiencing the same beauties.

When we arrived in Bağyurdu, it was 15:55 and we entered the same Cafe to wait for Group B Walkers. Interesting, they arrived after 10 minutes. They climbed the Dededağ Summit from Ovacık Village, then came to Bağyurdu: it was really fast walk. After telling each other about our experiences, we drank teas and then walked to our vehicle to go to Izmir.

You can watch the photos given below, which I chose from the photos I took in this beautiful event.

Note: To watch the photos below, you can click on any of them and watch them in the direction of the arrow in the pop-up window or by using the arrow signs on your keyboard.

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir