ÇEVRE BİRİMİ (5 Şubat 2019)

TÜRKİYE:

‘2019 yılı plastikle mücadele anlamında çok hızlı başladı. Marketlerde ücretli hale gelen plastik poşetler, farklı görüşleri beraberinde getirse de plastik kirliliği konusunun daha sık gündeme gelmesi sebebiyle çevremiz için olumlu bir başlangıç oldu.’

DÜNYA:

‘COP24, Polonya’da yapılan üçüncü COP idi. İklim konferansları teknik gibi görünse de aslında son derece politik toplantılar. Nerede yapıldığı, ev sahibi ülkelerin hangi gündemle ortaya çıktıkları, neden bu ülkelerin bu toplantılara ev sahipliği yapmaya talip oldukları, hepsi politik gerek­çelere dayanıyor. Ev sahibi ülkelerin hükümet temsilcileri COP başkanlı­ğını da yaptığı için alınacak kararlar üzerinde önemli bir etki sağlıyorlar. Polonya’nın beş yılda bir ve üçüncü kez ev sahipliği yapacak kadar istekli olmasının temel nedeni iklim deği­şikliği mücadelesinde frene basan ve küresel anlamda da frene basılmasını isteyen ülkelerden biri olması. Yani geriye dönüşlerin, başa sarmaların, yavaş ve çok geç kararlar alınmasının sorumlularından birisi. Polonya sık sık COP başkanlığı yaparak bu gücü elin­de tutmaya çalışıyor. Polonya ayrıca AB’deki iklim politikalarını da yavaş­ latan bir ülke. Bunun nedeni de belli: Polonya Avrupa’nın en önemli kömür ülkesi. Elektrik enerjisinin %80’ini kömürden elde eden, 2030’a kadar bu oranı sadece %60’a indirmeyi he­defleyen ve 2050’ye kadar kömürden çıkma konusunda herhangi bir planı olmayan bir ülke. Zirve sırasında Po­lonya konferans alanında kömür stan­dı açmakla ve zirvenin sponsorluğunu kömür şirketlerine vermekle kalma­dı, açılış konuşmasını yapan Polonya Devlet Başkanı kömürün vazgeçilmez olduğuna dair laflar ederek en olma­yacak yerde kömür reklamı yaptı. Bunların hepsi dünya kamuoyunda kömürün ortadan kalkan itibarını ta­mir etme çabaları idi. Polonya’nın bu kadar cevval bir şekilde bu işe sahip çıkması ABD, Avustralya, Rusya gibi ülkelerin de işine geliyor tabii. Onlar da bu durumdan gayet memnunlar.

Polonya ayrıca Silesya Deklarasyonu diye bir adil geçiş bildirisini gündeme getirdi. Aslında adil geçiş iklim adaleti açısından çok önemli, dünya iklim ha­reketinin ve sendikaların ortaya attığı bir fikir. Karbonsuz bir ekonomiye geçiş sırasında hayatını bu işlerle sür­düren, örneğin kömür madenlerinde veya termik santrallarda çalışan kişile­rin ve toplumsal kesimlerin sosyoeko­nomik olarak korunması, işlerini kay­betmelerinin engellenmesi veya yeni işlerde istihdam edilmesinin sağlan­masıyla ilgili önemli bir mesele. An­cak Polonya’nın ev sahibi olmasından gelen yetkisini kullanıp gündem dışı bir şekilde adil geçiş konusunda 50 ülkenin desteğini alan içi boş bir dek­larasyon çıkartmaya çalışmaktaki asıl amacı adil geçişi gündeme almaktan ziyade, iklim değişikliğine karşı hızlı ve güçlü bir şekilde verilen mücade­leden zarar görecek toplumsal kesim­ler olduğu argümanını kullanarak ve aslında bu kavramı istismar ederek iklim değişikliği ile mücadeleyi yavaş­latmaktı. Bu alandaki öncülüğün tek­rar doğru ellere geçmesi lazım. Do­layısıyla Polonya her zamanki rolünü oynadı diyebiliriz.

Bunun dışında iklim adaleti açısın­dan bakıldığında 15 yaşındaki genç iklim aktivisti Greta Thunberg’in Katowice’de verdiği mesajlar çok önemliydi. Greta hem küresel hem de kuşaklar arası adalet açısından çok önemli bir öncülük rolü üstlen­di ve konferansta iklim hareketinin sessiz ve teknik konulara gömülmüş olarak kalmasını neredeyse tek başı­na önledi. Afrika ülkelerinin ve Pa­sifik Ada Devletleri’nin 1,5 derece konusundaki çıkışları, yerli halkların hakları konusundaki müzakereler ve eylemler, kayıp ve zarar mekanizması konusunun zayıf biçimde de olsa Ku­ral Kitabı’na girmesi, müzakerelerin iklim adaleti rotasında tutulması açı­sından önemliydi. ‘

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir