Kızılkeçili’den Kazdağı (13 Nisan 2008)

NOT: Bu yazı, Blog Sayfamda yazmaya başlamadan önceki yıllarda, her doğa sporları etkinliğimden sonra kendim için hazırladığım notlardır. Bu notlarımı tükenmez kalemle, yani herhangi bir düzeltme yapmadan, bir çırpıda ve ağırlıklı olarak tek bir sayfada bitiriyordum. Neticede bunlar, ileride sadece benim okuyacağım “KENDİME NOTLAR” başlığı altına toplanabilecek, adeta işlenmemiş HAM yazılardır; ancak bu haliyle dahi ismi geçenler için anıları tazeleme tadı verebilmektedir.“

” 13.04.2008 Kızılkeçili’den Kazdağı

Geçen hafta boyunca Ayşen’in bel MR çekimi ve kemik dansite raporları sonucunda belde tehlikeli olmayan yırtık fıtık ve deformasyonlar bulundu. Bu nedenle Kazdağı’na gelemedi.

Sabah 6’da kalkıp 6:30’da Maltepe’den Mehmet’i alıp 7:00’de Petkim’de olduk. Otobüs yanına bir de midibüs var bir ilave taşıt var.Temel geç geldiği için ayrı oturduk. Muhasebeden Ali isminde bir bey ile gidiş-dönüş yolculuğu yaptık.

Bulutlu ama sıcak bir gün. Meteoroloji 30 civarında gösteriyor. Kızılkeçili’ye 10:15 gibi vardık zira Şakran’da çay ve kahvaltı molası verildi. Otobüsten hatırladıklarım: Muzaffer Saygın, Muzaffer Kocabaş, Demirhan ve eşi, Tahsin, Tuncer, Hakkı Bulut, Tuğrul Topaloğlu ve eşi ve kızı, projede Hülya ve eşi ve kızı, Ahmet Ateş ve eşi, tabi Yusuf, Zerrin, Egemen.

Kızılkeçili klasik bir ege köyü. Biraz yürüyünce köy dışına çıkılıyor. Hasanboğuldu’ya giden çıkışın soluna sapıyoruz ve köy dışına çıkınca düzgün bir yoldan köy su deposunu pas geçip ilerliyoruz. Yolun iki tarafı taşlı duvarlar ve çitler. Bademler hafif geçmiş yani bayatlamış. Fıstık camları var ve tabi ki alabildiğine zeytin. Temel burada 100 milyon zeytin ağacı olduğunu okumuş. Birazdan büyükçe bir çınarın dibinden akan suya ulaşıyoruz. Su çok güzel akıyor.

Yoldan devam edip yükseliyoruz. Grup 60 küsür kişi ama 3-4 kişi geri dönmek zorunda kaldı(Muz Koc dahil). Temel tempoyu çok hızlı buluyor. Kendisi de 1 aydır spor yapmıyormuş, biraz da bu nedenle zorlanıyormuş. Bence aynı zamanda kilolu. Topaloğlu ailesi sürekli olarak geride “ikamet ediyor”. Yusuf onları öne alsa da sonra tekrar geride kalıyorlar.

Artçı Asım ile yürüyoruz çoğu kez. Arkada rahat fotoğrafı çekiliyor ama fotoğraf çekecek güzel bir manzara yok. Ağaçlar zaten çam ve dipleri malüm kuru yaprak ve taşlık. Diğer ağaçlar ve meşeler yapraksız. Meşeler yer yer kuru yapraklı! Etrafta pek çiçek de yok! Sanki ilkbaharda değiliz gibi. Hatta bunu bir molada gruba ifade ettim.

Grubun arka kısmı sürekli söyleniyor. Çoğu yeterli kondüsyonda değil; hatta Muz. Say. düz deri ayakkabı ile çok şık bir siyah takım elbise ve omzunda şık bir çanta ile yürüdü! Oflaya puflaya 3 saat sonra genel mola verdik. 10:30-13:30.

15’e kadar oturduk. Yemekler ve özellikle ateşte sucuk fasılları hiç bitmedi. Temel’in tüm salata ve diğer ikramlarını geri çevirdim! Sırf bir daha sadece kendine göre yiyecek getirsin diye.

Dönüş yolunda sağ ayak serçe parmağı biraz acıdı ama idare ettim. Köyde sandaletimi giydim. 17:10’da köydeydik. Köy Palmiyeli kahvesinde bol bol çay içildi. Dönüşte Linde denilen yerden sentetik penye aldım. 2,5 ytl. Ayrıca bal ve sabun. Saat 21:30 gibi Petkim’de 22’de evdeydim.

Bu etkinlikte çektiğim fotoğraflardan ve arkadaşlarımın medyada paylaşılan fotoğraflarından seçtiklerimle hazırladığım albümü aşağıdaki linkten görebilirsiniz. Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir