ORLANDO GEZİSİ (13-18 Kasım 2012)

Masha’nın semineri için hep birlikte 5 günlüğüne gittiğimiz Orlando, iklimi Antalya bölgesini andıran Florida yarımadasının orta kısmında bulunuyor. Okyanus kıyısındaki sahilleri ve Orlando’daki Disney eğlence merkezleriyle ünlü, dağı tepesi olmayan bir eyelet burası. Yarımadanın her yerinde irili ufaklı pek çok göl var. Onun dışında gezilen her yerde gölcükler göletler bulunuyor. Hatta havaalanında bile bir sürü gölet var.

Biz Orlando şehir merkezinin yaklaşık 1 saat dışında yer alan Walt Disney Resort denilen bölgedeki sıra sıra bir çok otellerden Royal Plaza isimli otelde kaldık. Bura standartlarına göre orta kalitede bir otel olmasına karşın bizim aradığımız bir şey eksik değildi. İlaveten bir de yüzme havuzu olduğundan fırsat buldukça yüzme ve güneşlenme imkanımız oldu.

Kasım ayında olmamıza karşın Orlando’da görebildiğimiz her yer yemyeşil, ağaç çimen çiçek kaplı. Günün her saatinde vızıl vızıl otomobillerin süzüldüğü geniş yolların iki tarafındaki binalar oteller çarşılar alabildiğince bol yeşil mekanlarda ferah ferah yapılmış. Bu nedenle her sabah yol kenarlarındaki neredeyse park görünümündeki yaya kaldırımlarında,  çeşitli yönlerde 6-8 km’lik yürüyüşler yaptığım için bulunduğumuz bölgeyi adım adım biliyorum desem yalan olmaz.

Otelimiz çevresindeki büyüklü küçüklü pek çok başka otele ilave olarak, gerçek bir köy kadar geniş mekanlara yayılmış  çok güzel tatil köyleri var. Bütün bu konaklama alanlarında kalanlar, Orlando’daki Walt Disney dünyasının pek çok popüler eğlence noktalarıda hoşça vakit geçirebiliyorlar. Çok bilinen birkaç isim yazayım: Magic Kingdom Park, Disney’s Hollywood Studios, Disney’s Animal Kingdom, SeaWorld Parks, Universal Orlando vb. 2011 rakkamlarııyla ABD iç turizminin yarıdan fazlasının bu bölgede yaratıldığını okumuştum, sadece kendi görebildiklerimle bile bunun doğru olduğunu anlayabildim.

Masha’nın semineri, çok pahalı olduğu için kalamadığımız, bir başka otelde olduğundan, bebeğini emzirmek için iki otel arasında gidip gelmek zorundaydı. Bu nedenle çoğunlukla otelde veya otel çevresinde kalıyorduk. Neyse ki yaya 10 dakika mesafede “Downtown Disneyland Marketplace” dedikleri çok sevimli bir mekan vardı. Daha ziyade çocuklara yönelik Walt Disney ve miki fare ağırlıklı temalarla donatılmış bir göl kenarı ve adadan oluşan rengarenk merkezde dükkanlar lokantalar kafeler gece gündüz çoluk çocuk ailelerle dolup taşıyordu. Biz de burada çok zaman geçirdik, dolayısı ile özel olarak araçla başka bir yere gidememediğimizde hiç sıkılmadık diyebilirim.

Orlando’da kaldığımız sürece çoğunlukla oteldeki lokanta ve cafelerde yedik içtik. Bunun dışında çevremizdeki lokantaları da denedik ve bize çok karışık gelen menülerden çocukların sayesinde güzel yemekler seçebildik. Şimdi buradaki turistik ortamda bu lokantaların güzelliklerini anlatmak gibi bir görgüsüzlük yapmayacağım ama, bir istisna olarak Downtown Disneyland Marketplace’deki bir restoran için ayrı bir paragraph açmak istiyorum. İsmi T-Rex olan bu mekan, lokantadan ziyade muhteşem dekoruyla Orlando’da ziyaret edilmesi gereken ayrı  bir “görülesi yer” değerinde! Fotoğraf video çekiminin yasak olduğunu açıklayan duvardaki ilan o kadar küçük yazılmış ki, benim gözümden kaçmıştır diye kabul ederek kaçamak birkaç fotoğraf çekebildim!

Orlando gezimizin en akılda kalan mekanı olan T-Rex lokantasının iç ve dış dekorunda tema olarak dinazor  çağı seçilmiş ve inanılmaz büyüklükteki ortamda çoğu hareketli uçanı sürüneni bir sürü dinazor neredeyse canlı gibi sergilenmekte. Doğal ortamlarına benzetilmiş mekanlarındaki sürekli ses ve ışık hareketlerine ilaveten, yarım saatte bir lokanta hafifçe karartılarak bütün dinazorların garip çığlıklar ve homurtularla görkemli bir dinazor çağı havası yaratılıyor. Yemek sırasına her an bir tanesinin gelip bir yerinizi kapacağını, ya da birinin tepenize düşeceğinden korkuyorsunuz neredeyse!
Cumartesi günü Masha’nın seminer programı olmadığından Orlando’daki popüler bir eğlence yerine gidelim dedik. Genellikle çocuklara hitap eden aktif katılımlı, sulu kaydıraklı, hayvanlarla temaslı enerjik olanlar yerine, hayvanat bahçesi diyebileceğimiz, bir eğlence merkezi havasında ve gene daha ziyade çocuklara  hitap eden “Animal Kingdom”a gittik. Burası, böyle bir tema için hazırlanabilecek en güzel yer diye düşünüyorum. Hayvanların yaşadıkları yerlerde çok rahat ettiklerini gördüm. Örneğin kuşlar tamamen özgürler, kimi uçuyor kimi ağaçlarda tünemiş. Ayrıca bazıları insanlarla beraber olmaktan kaçınmadıkları gibi yiyecek dilenenler bile vardı!

Afrika safarisi havasını yaşattıkları ortamda görülebilen hayvanların bulundukları bölgelerin sınırları öyle güzel kamufle edilmiş ki sanki serbest geziyor gibiler. İnsanlara sunulan ortamlar da çok zevkli ve güzel. Mekan öyle geniş ki çok büyük kalabalıklara hizmet verebiliyor. Bunu anlatmak için sadece otoparkının büyüklüğünü ifade edeyim: Otoparkın kendine ait 3 şeritlik çevreyolu var, bir ucundan bir  ucuna baya bir yol katediliyor. Tabi otoparktan yaya olarak mekana da epeyce yürünüyor!

Cumartesi günü Animal Kingdom’a oldukça geç saatte gidebildiğimiz  için hava kararıverdi ve arkasından da yağmur yağınca ortamın çok az kısmını görebildik. Çıkarken Masha yönetime durumu lisanı münasiple anlatınca Pazar günü için bedava bilet verdiler. Böylece ertesi gün otelden ayrıldıktan sonra tekrar Animal Kingdom ziyareti yaptık ve kalan yerleri de görme imkanımız oldu.

Bu gezide çektiğim fotoğraflardan seçtiklerimle hazırladığım albümü 3 ayrı bölüm olarak Downtown Disneyland Marketplace, T-Rex ve Disney’s Animal Kingdom başlıkları altında aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz. İyi seyirler:

Not: Aşağıdaki fotoğrafları, herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.

Downtown Disneyland Marketplace:

T-Rex:

Disney’s Animal Kingdom:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir