PetkimTrek/Karia2: Ören Türkevleri, Bozalan (1 May 2018)

Bugün, PetkimTrek Karia Yolu 2018 etkinliklerimizin ikinci gününde, Türkevleri köyünden Bozalan’a yürüyeceğiz. Toplamda 14 km olan bu rota, aslında dağ yürüyüşü olarak uzun bir mesafe olmamasına karşın, yaz sıcaklığında bir havada ve çoğunluğu ağaçsız çıplak arazi de yürüneceğinden, bizim için epeyce zorlu geçeceğe benziyor.

Nitekim Türkevleri köyündeki rotanın başlangıç noktasında bulunan Karia Yolu levhasına geldiğimizde güneşin etkisini hemen hissedebildik. Araçtan inip yürüyüş için hazırlanırken köyde gezinen insanların yürüyüşçüleri kanıksadıklarını sezdim. Önce Alarga restoranda dün akşam bize servis yapan garson Mustafa’nın berber dükkanına (Mustinin Yeri) yöneldik. Tam o bölgede, yolun karşısındaki açıklıkta, kaya tuzuyla dolu büyük bir kamyon vardı. Kamyonun arkasında da, varlığına kimsenin özen göstermediği mütevazi bir Atatürk Büstü!
 
Karia Yolu levhasından başlayarak sahil yolunu dik kesen rotaya girdik. Önce uzun süre köyün içinden yürüdük. Çiçekli bahçeler ve çok güzel süslenmiş mezarlıktan geçtik. Sonrasında dağa doğru tırmanışımız başladı. Bir süre ağaçlı yollardan ilerledik. Sonra yeşillikler ve ağaçlar azaldı. Güneş ensemizde boza pişirirken yükselmeyi sürdürdük. Yükseldikçe Ören tarafına doğru bakarken Kemerköy Termik Santralı’nın bacasının tamamı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyordu.
 
Küçük bir vadi yamacına yapılmış bir zeytinliğin içinden geçtikten sonra artık hiç ağaç kalmadı. Bundan sonra karşımızdaki tepeye doğru sırttan yürüyerek yükselmeye devam ettik. Arada bir dönüp baktığımızda, santralın görkemli bacasının artık ancak üst kısımlarını görebiliyorduk!
 
Tepenin en üstlerine ulaştıktan sonra, artık Bozalan taraflarının panoramik manzaraları oraya çıktı. Köyün de önümüzdeki birkaç tepeden sonra görüneceğini umarak bir süre daha toprak yoldan devam ettik. Uzunca bir yürüyüşten sonra, önümüze çıkan çok büyük bir vadinin karşı yamacında köyü gördük. Tam bu noktada, biraz dinlenip nefes almak için uygun, ağaçlık bir yerde öğle molası verdik.
 
Bezdirici sıcaktaki yürüyüşten sonra ağaç gölgesindeki mola doğrusu  pek keyifliydi. Ancak yolumuz uzun olduğundan bu keyfi fazla sürdüremedik ve tekrar yola koyulduk. İlk anda köye varışın kısa süreceğini düşünürken, Karia Yolu işaretlerini takip ederek vadinin karşısına geçmek için, fazla irtifa kaybetmeden iyice sağdan dolanmamız gerektiğini fark ettik. Doğal olarak bu epeyce zamanımızı aldı. Öyle ki, vadin tabanına inip karşı yamaca geçtiğimizde köyden iyice uzaklaşmıştık sanki!
 
Nitekim köye ulaşmamız epeyce uzun sürdü. Zira hem çıkışlı inişli yürüyorduk, hem de vadileri geçerken bir sürü varyantlar çiziyorduk. Her dönemeç sonunda köyü görmenin hayalini bir sonraki dönemece bıraktık. Ve kaç dönemeç böyle geçtik bilemiyorum, nihayet evler gözüktü! O kadar yorulmuşum ki, son zamanlarda yürüyüş sonlarına doğru varacağımız köyü gördüğümde hiç bu kadar sevinmemiştim!
 
Köy kahvesinde Murat’ın vadettiği hayalini kurduğumuz ayranlar ve gazozlar yoktu ama, çay ve sodalardan epeyce tükettik. Kahvede de fazla oyalanmadık çünkü bir an önce Ören’e dönüp denize girmek istiyorduk. Ve bunu yaptığımızda, doğrusu günün yorgunluğunu denizde bıraktık diyebiliyordum artık!
 
Bu zorlu etkinlikte çektiğim fotoğraflardan ve arkadaşlarımın medyada paylaştığı fotoğraflardan seçtiklerimden hazırladığım albümü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
 
Not: Aşağıdaki fotoğrafları herhangi birine tıklayıp, açılan penceredeki veya klavyeniz üzerindeki ok işaretleri yönünde izleyebilirsiniz.
 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *