ZAFER SERİNKEN’LE ANILARDAN: ANKARA’DAN İSTANBUL’A VE İZMİR! (22 July 1973)

Bugün Hikmet Şimşek Sanat Merkezi’nde Karşıyaka Oda Orkestrası Konser Günü. Bu akşam fuayede kapıların açılmasını beklerken, bizim gibi bu salonun müdavimleri olan Zafer Serinken ve Eşi Gaye ile karşılaşacağız muhtemelen. Zafer’i her gördüğümde, yıllar önce bana direksiyon kursu verdiği günleri hatırlarım. Bir türlü fırsat bulup da yazamamıştım. Bugün nihayet bu anımı sizlerle paylaşabilecek zamanım oldu. … Continue reading

PETKİMLİ ÇOCUKLARA TENİS DERSLERİ (2000)

Seyfettin Biçici ile ilgili bir anımı yazarken Rahmetli Nusret Karlı’dan bahsetmiştim. Şimdi de Nusret karlı ile ilgili bir başka anımı yazmak istiyorum. Nusret Karlı ile, lojmanlarda oturan Petkimli arkadaşlarımızın çocuklarına, tenis dersleri verdiğimizi yazmıştım. Petkimspor bünyesinde yapılan bu tenis derslerini Nusret Bey üstlenmişti ve beni de yardımcı olarak davet etmişti. Ben de severek kabul etmiştim. … Continue reading

DÜNDAR KINCAL İLE BİR FUTBOL ANISI (1985)

Facebook “Petkim Aliağa Kuruluş” sayfasında futbol muhabbeti seviliyor. Dündar Kıncal ile ilgili bir futbol anımı, sırası gelmişken paylaşayım. Aslında benim anım da, bu bahaneyi kullanıyorum! O zamanlar Ankara’da olan Petkim Genel Müdürlüğü’nden kendi isteğimle tayin olup Aliağa Kompleks Grup Başkanlığı’na gelmiştim. Ankara’da Dündar’la Yatırımlar Müdürlüğü’nde çalıştığımız için birbirimizi iyi tanıyorduk. Onun organizasyonu ile “Aliağa Proje”de … Continue reading

PETKİM’DE HAYIRLI CUMALAR

9 sene Petkim Ankara Genel Müdürlük Proje Müdürlüğü’nde çalıştıktan sonra, kendi arzumla 1981 yılında Aliağa’ya tayin oldum. Hem yıllarca kağıt üstünde sayı rakam olarak işlediğimiz fabrikaların ete kemiğe bürünmüş makina motor hallerine dokunarak inşaat-montaj-devreyealma-işletme aşamalarında mesleki görgümü artırmak, hem Petkim Lojmanlarının modern sosyal ortamında çocuklarımızı büyütüp hayata uğurlamak istiyorduk. Eşimin ata ailesi de İzmir ikametli … Continue reading

BİR ‘RIZA MAKSUT İŞMAN’ GEÇTİ PETKİM’DEN!

Petkim’in Facebook sayfasına yaptığım 4 Ocak 2023 tarihli paylaşımımda rahmetli Nusret Karlı ile birlikte Petkimli arkadaşlarımızın çocuklarına tenis dersi verdiğimizi anlatmıştım. Bu ilk tenis kursu etkinlikleri, 1980’li yılların ikinci yarısında olması gerek, mesai saati sonrası olduğu için, birkaç yıl devam edebildim. Daha sonra Tenis Kursu genel arzu üzerine gündüz saatlerinde istendiğinden, Petkim spor yönetimi tenis … Continue reading

BİR ZAMANLAR ANKARA’DA..

Metin Or ile ortak bir fotoğrafımızı ararken 17 Ocak 1977 tarihli bu fotoğrafı buldum; arkasında şöyle yazıyor: Ali Gökben’in nikahında. Her kim çektiyse bu fotoğrafı, Metin Or’un başının az bir kısmı gözüküyor ne yazık ki! Önde Doğan Altun ve arkasında Emin Çölaşan. O zamanlar şimdiki gibi çok fotoğraf çekilme imkanı yoktu. Hızlı bir özet geçeyim, … Continue reading

UÇAK NİÇİN KALKMIYOR?

Yüksek Yoğunluk Polietilen proje baş mühendisiyim ve 2.Tevsii çalışmaları bitmeye doğru. Japonya’ya bir teknik toplantıya gitme durumumuz oldu. İşletmeci ve Bakımcı arkadaşlarla birlikte bir grup oluşturduk ve heyetin başında da Sedat Ertunç vardı. Uçakla direk Tokyo’ya gideceğiz. Detayları geçip direk anı ile ilgili kısma geliyorum. Toplam 6 kişiyiz: Akif Yanalı, Gürhan Dedeköy, Serdar ve Hakkı. … Continue reading

SAFFET IŞIK

Bir yaz günü Çayağzı’ndayız; denize doğru sol taraftaki iskelede, pidecinin tarafında. Saffet geldi ve denize dalmak için hazırlık yapmaya başladı. Kocaman bir paleti vardı, onu ayağına taktı. Evet, tek paletti, iyi hatırlıyorum! Sonra daldı suya, yüzdü gitti kayboldu. Bir süre arkasından baktım görebilmek için, sanki hiç su üstüne çıkmadı gibi! Sonra, unutmuşum onu, bir zaman … Continue reading

PETKİM (1981)

KİMİN BABASI ÇOCUKLARINA GÜVENİYOR? Bilindiği gibi oğlan çocukları tekerlekli araçlarla çok ilgili olurlar. Köyde kasabada traktör kamyon, şehirlerde ille de otomobil. Cem doğduğunda Babam’ın Anadol’u vardı, onun adı “Dedenin Gırıngırını”idi; bir sene sonra bizim Reno geldi (Hakikaten geldi, 1978 yılına kadar neredeyse 2 yıl bekledik!), ona da “Babanın Gırıngırını” derdi. Can doğduktan yaklaşık 2 sene … Continue reading