BEYİN SAĞLIĞINI KORUMANIN 3 TEMEL YOLU (29 Aralık 2022)

herkese bilim teknoloji 29 Aralık 2022 sayı 352 

Derleyen: Rita Urgan
Scientists Reveal 3 Keys to Keeping Your Brain Healthy SciTechDaily/


Beynin gelişimi bireyin yaşam biçimiyle yakından bağlantılı. Fiziksel egzersiz, sosyal ilişkiler ve tutku yaşlanma sürecinde beynin temel yapılarının gelişmesine ve korunmasına kısaca bireyin sağlıkIı yaşlanmasına ciddi katkıda bulunuyor.

İnsan beyni gerçekten de inanılmaz bir organ. Yaklaşık 100 milyar sinir hücresinin işbirliği sayesinde insanlar hızlı düşünebiliyor ve atik davranabiliyorlar.
Ne var ki, bedenin geri kalanı gibi, beyin de yaşlandıkça giderek yıpranabiliyor. Yaş ilerledikçe bir şeyleri çok daha kolay unutabiliyor, randevuları kaçırabiliyor, okuduklarımızı ya da televizyonda izlediklerimizi algılayıp yorumlamakta zorlanabiliyoruz.
Neyse ki, beyin alıştırmalarıyla bu süreç ertelenebiliyor. Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Hermundur Sigmundsson önderliğinde yürütülen ve Brain Sciences dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, beyin sağlığı konusunda yapılan önceki çalışmalar sonucunda elde edilen bulguları biraraya getiriyor. Bu son araştırmada beyindeki gri ve beyaz maddelerin işlevlerini sağlıklı bir biçimde sürdürebilmeleri için neler yapılabileceği konusunda 101 kaynaktan edinilen bulgulara da yer veriliyor.
Sigmundsson, “Sinir sisteminin en temel unsurları beyaz ve gri maddedir,” diyor. Beyindeki beyaz ya da ak madde genelde hücreler (miyelinli aksonlar) arasındaki iletişimi sağlayıp sinyallerin aktarılma ve dağılma hızına katkıda bulunurken, gri madde sinir hücreleri ya da nöronlardan ve dendritlerden oluşuyor.
Beynin en iyi biçimde çalışması bağlamında başlıca üç temel unsurun öne çıktığını belirten Sigmundsson, bu üç unsurun fiziksel etkinlik, sosyalleşme ve bir şeylere ilgi duymak ya da yeni bir şeyler öğrenmekten kaçınmamak olduğuna dikkat çekiyor.
1- Hareket etmek
Çoğumuz için üstesinden gelinmesi gereken en büyük sorun bu olabilir. Aşırı devinimsizlik bedenin tembelleşmesine yol açabilir. Ne yazık ki, aynı şey beynimiz için de söz konusudur. Sigmundsson ve arkadaşlarına göre, devingen bir yaşam biçimi merkezi sinir sisteminin gelişmesine ve beyindeki yaşlanmanın önüne geçilmesine yardımcı oluyor.
Öyle olunca da, kişinin yerinde pineklememesi son derece önemli. Durağanlıktan devingen bir yaşam biçimine geçmenin tek yolu da bu yönde ciddi bir çaba harcamayı gerektiriyor. Masa başında çalışıyorsanız, okula gidiyorsanız, ya da yapacak bir işiniz yoksa devinime geçmeniz ve bedeni fiziksel olarak çalıştırmanız gerekiyor.

2- Sosyal ilişkiler
Kimilerimiz tek başına ya da çok az sayıda insanla birlikte olmaktan hoşlanır; Jean-Paul Sartre’ın düşünce biçimini benimseyenlere göre, ‘başkaları cehennemdir’. Bu yapıda biriyseniz, o zaman bunun beraberinde getirebileceği olumsuz sonuçlara da hazırlıklı olmak zorundasınız
Sigmundsson, “Başkalarıyla ilişki kurmak ve onlarla etkileşime girmek beynin yavaşlamasını önleyebilecek karmaşık birtakım biyolojik etkilere neden olur,” diyor.
Başkalarıyla birlikte olmak, onlarla sohbet etmek ya da fiziksel iletişim kurmak beynin işlevselliği açısından destekleyici bir etki yaratır.

3- Tutku ya da yoğun ilgi
Bu son unsur bireyin kişiliğiyle ilintili olabilir. Sigmundsson, “Tutku ya da bir şeye yoğun bir ilgi duymak, kişinin yeni bir şeyler öğrenmesine yol açan belirleyici ve sürükleyici bir unsurdur. Bu unsur zaman içinde sinirsel ağların gelişiminde ve sürdürülmesinde etkili olur,” diyor.
Asla pes etmeyin ve her şeyin her zamanki doğal akışını sürdürmesine izin verin. Daha önce hiç denemediğiniz bir şeyi yapmak için asla geç kalmış değilsiniz. Kimbilir, belki de yeni bir müzik aleti çalmasını öğrenmenizin tam zamanıdır. İşleyen demir ışıldar atasözünün beynimiz için de geçerli olduğunu unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir