Kürekle 3 Okyanus Geçen Tek İnsan Erden Eruç’la Tanıştım! (27 Ocak 2011)

Erden Eruç İdadik’li dostumuz abimiz Cemal Ergun Eruç’un oğludur.  Makine Mühendisi olan Erden Eruç halen ABD’de ikamet etmektedir ve 1997’de hayalini kurduğu okyanusları kas gücüyle, kürekle geçerek kıtaların en yüksek zirvelerine tırmanma (Altı Kıtada Zirve) Projesine devam etmektedir. Şu anda 3 Okyanusu kürekle geçen Dünya’daki tek insan olan Erden Eruç’la İzmir Konak Sabancı Kültür Merkezi’nde, 27 Ocak 2011 tarihindeki söyleşisinde tanışma şansı bulduk. Hem de bizi 8 senedir görüşemediğim Cemal Abimiz tanıştırdı.

Okumaya devam et

İDADİK (1995)

Sene 1995; Ayşen’le İDADİK’e üye olduğumuz ilk yıl. İDADİK’den önce çeşitli dağcılık guruplarıyla 1991 yılından itibaren düzenli olarak doğa yürüyüşlerine katıldığımız için daha ziyade B ve C guruplarıyla yürüyoruz. O zamanlar kulübün en popüler rehberi olan Muharrem Kaya bir yürüyüşte bana “İDADİK Tüzüğünü okudun mu?” diye sordu. Bocaladım bu soru karşısında, “Kulüp yönetiminden talep ettiğim halde bir kopya veremediler” dedim. O yıllarda bilgisayar henüz çok yaygınlaşmadığından sanal ortamdan bilgi edinme olanakları çok kısıtlıydı. “Ben kendi kopyamı vereyim, oku” dedi ve dağ çantasından çıkarıp bir basılı metin verdi.

Okumaya devam et

İzmir Körfezi’nde “LAMİA” İle Fasıllı Bir Gece (17 Aralık 2010)

Hep zirvelerde beraber olacak değiliz ya “Dağcılar”la, bu defa da İzmir Lamia Gemisi ile fasıllı bir gece geçirdik!

İdadik’in geleneksel yemeği için bu sene seçilen Lamia Gemisi, akşam İzmir Körfezi Bostanlı Marina iskelelerinden saat 21’de hareketle gece boyunca İzmir Körfezinde gezinerek bizlere körfez seyirli güzel bir gece yaşattı. Yemekler ve mezeler çok lezzetli, müzik de güzel olunca bizim dağcıları tutabilene aşkolsun!

Okumaya devam et

“Antik Anadolu Tiyatroları” hakkında kısa bir yazı (11 Aralık 2010)

Geçen Cumartesi günü İdadik’in düzenlediği Bergama Gezisine, haftasonu konuklarımızdan dolayı katılamadık. İdadik’liler Bergama’da kaldıkları sürece, aklım hep en son 18 yıl önce ziyaret ettiğim o muhteşem antik şehirde kaldı. Şimdiden karar alıyorum ki, ilk firsatta tekrar oralara gideceğim ve en son halini fotoğraflayıp sizlerle paylaşacağım.

Doğu ve Batı Uygarlıkları arasında geçiş yolu üzerinde yeralan Ülkemizde çoğunda yeterince kazı yapılmamış, hatta hiç kazı yapılmamış pek çok antik şehir kalıntıları mevcuttur. Bunlar arasında Efes, Bergama, Afrodisyas gibi kazı çalışmaları çok ilerlemiş muhteşem şehirler sık sık ziyaret edilmeyi hak ediyorlar. Bütün bu antik şehirlerden ortaya çıkarılabilen eserler arasında en sağlam kalabilenler genelde tiyatrolar olmaktadır. Varlıkları MÖ.4 yy’da Yunanistan’da ortaya çıkan tiyatrolar önceleri dini gösterilerin sergilendikleri yerler olurken zamanla Hellenistk dönemden itibaren yaşamın diğer alanlarındaki konuların da işlendiği ortamlar olmuşlar ve insanlar sonraki Roma dönemlerinde işi gladyatör dövüşlerine kadar vardırmışlardır.

Okumaya devam et

“Bizim Dağcılık” 20 Yılı Geride Bıraktı! (24 Kasım 2010)

Bilirsiniz, hemen herkes hiç olmazsa gençliğinde bir şiir yazmıştır; ama kuşkusuz şair olmak çok başka bir şeydir. Tıpkı bunun gibi doğa sever i

nsanlar da doğa yürüyüşü yaparlar, dağlara çıkarlar, ama bunlar onları “dağcı” yapmaz. İşte bizimki de bu hesap, 20 senedir dağlara gidiyoruz Ayşen’le, doğa yürüyüşlerine katılıyoruz, ama bize “dağcı” denilebilir mi acaba?

Dağcı olabilmek için bu spora çok genç yaşlarda başlayarak, gerekli eğitim ve kondisyonu kazanarak, bu sporun toplum içindeki sportif ve sosyal sorumluluğunu taşımak gerekir. Yani, dağcılığı bir hobi olarak değil de, kişilik ve sorumluluk bilinciyle yaşamak gerekir.

Okumaya devam et

BİZİM DAĞCILIK (24 Mart 1991)

DOĞADA BİR YILLIK SERÜVEN(!)   Doğadaki 1 yıllık serüvenimiz eşim Ayşen ile birlikte  24 Mart 1991 tarihinde Emiralem’den Karagöl’e gidip geldiğimiz ilk doğa yürüyüşümüzle başladı.  Doğa sporları etkinliklerimizin toplam sayısı, 6 Ocak 2002 tarihinde katıldığımız Buca-Kırıklar’dan Torbalı-Bozköy yürüyüşü ile 365’e ulaşmıştır. Bu demektir ki yaklaşık 11 yılın 365 gününü, veya bir başka deyişle 11 yılın 1 … Okumaya devam et

Petkim Stadyumu’nda Sağlıklı Yaşam Koşularını Başlattım! (1991)

31 sene görev yaptığım Petkim’de “Sağlıklı Yaşam” sporlarını kitle halinde başlatarak Petkim Stadyumu’nun tüm Petkimlilere açılmasını sağladığımı hemen her fırsatta bizzat dillendirmekten hep çok zevk almışımdır! “Siyabospor” adı altında 1991 kışında benim yönetimimde başlayan Sağlıklı Yaşam etkinlikleri Petkimlilerin yoğun katılımı ile hızla benimsenerek Petkim Lojmanlarının kalıcı bir spor geleneği haline gelmiştir. Emekli olduktan sonra da herhangi bir şekilde Petkim yakınlarından geçtiğimde  Stadyumda yürüyenleri koşanları gördüğümde ne iyi etmişim de bu işi başlatmışım diye kendimle iftihar ediyorum!  Bu oluşumun nasıl başladığının kısa bir hikayesi var, işte onu anlatacağım.

Okumaya devam et

TÜRKİYE BASKETBOLDA DÜNYA FİNALİ OYNADI (12 Eylül 2010)

Sonucunda Dünya 2. olduğumuz Dünya Basketbol Şampiyonası 28 Ağustos 2010 – 12 Eylül 2010 tarihleri arasında ülkemizde gerçekleştirildi.  Bu kadar büyük bir organizasyona ev sahipliği yapmamız ne kadar inanılmaz bir olaysa da sonuçta çok daha büyük bir olay  gerçekleşti ve Milli Basketbol  takımımız önüne çıkan tüm takımları yenerek  Dünya Finali oynadı. Elemelerden zor çıkarız, sonrasını türbünden izleriz diye tahmin yapmışken (ne mutlu ki) fena halde yanıldım ve sonuna kadar hep sahada kaldık!

Okumaya devam et

Cumhuriyet Gazetesi Önceki Yazımdaki Tezimi Teyid Etti! (15 Eylül 2010)

Cumhuriyet gazetesi dünkü  (15 Eylül 2010) sayısında, AKP ve Kılıçdaroğlu ile ilgili olarak bir önceki yazımda (11 Eylül 2010) açıkladığım tezleri teyid eden bir haberi, hem de birinci sayfada yayınladı! Böylece yazımda ileri sürdüğüm görüşlerime  çok  iyi  bir  destek  almış oldum. Şayet ben yazımı daha  önce yayınlamamış olsaydım bu haberden sonra yazımdaki tezimin orjinalliği kalmayacaktı.

Kim bilir, belki de Cumhuriyet Gazetesi benim yayınım üzerine  bu haberi araştırmıştır!

Okumaya devam et