YÜZME GÖZLÜKLERİNİN BUĞU ÖNLEME ÖZELLİĞİNİ NASIL KORUYABİLİRİZ? (28 Temmuz 2009)

yuzucuYaz gelince yüzme severlerin büyük bir kısmının yüzme sezonu başlar. Kuşkusuz imkan olsa da hepimiz sadece yazın değil, 12 ay yüzme yapabilsek. Ancak  ülkemizin olanaklarında bu pek kolay olamamaktadır. Ben de, ancak yaz aylarında Foça’daki mütevazi yazlığımızda kaldığımız sürece,  olabildiğince çok yüzmeye çalışıyorum. Dikkat ederseniz denize girmek  demiyorum, yüzmekten bahsediyorum.  Hemen her gün 1.5-2 km tempolu yüzüyorum. Bu kadar yüzmek bana yetiyor.

Bu yazıda yüzme gözlüklerinden bahsetmek istiyorum.

Okumaya devam et

DOĞA SPORLARINDA 19. SEZONUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ (26 Temmuz 2009)

 1991 yılında eşim Ayşen ile birlikte başladığımız doğa sporları için, 2008-2009 sezonunda 19. Yılı geride bıraktığımız bu günlerde, kısa bir değerlendirme yapmak istedim. Önce sezon demekle ne kasdettiğimi yazayım. Doğa sporları sezonu kabaca sonbaharda başlar, kış boyunca sürer ve yaz sonuna gelince sezon biter. Yaz aylarında daha ziyade sadece yüksek dağ etkinlikleri yapılır. İzmir için konuşursak,  genelde Ekim sonu gibi ormanlara girme yasağı kaldırılınca yeni sezon açılır.

 

Okumaya devam et

“Hakkımda” Köşesinden Alıntı: Çocukları Nasıl Büyüttük? (2004)

Çocukları Nasıl Büyüttük?

2006 yılı Temmuz ayında emeklilik kararı alarak 31 yıl hizmet verdiğim Petkim’den ayrıldım. Ayşen de benden 2 ay önce emeklilik hayatına başlamıştı. Menemen Villakent’teki evimizin inşaatı henüz bitmediği için Ankara’ya yerleşmiştik ama, yaz aylarında İzmir’de, Foça Çanak Sitesi’ndeki küçük dairemizde yaz aylarını geçiriyorduk.

Bu dönemlerde arada Petkim’e uğrayıp arkadaşlarımı ziyaret ediyordum. Böyle  bir ziyaret sırasıda, bir zamanlar çalıştığım müdürlükteki 2 bayan arkadaşıma uğramıştım. Onlar da çocuk eğitimi üzerine konuşuyorlarmış. Daha doğrusu birisi bir gün önce yaramazlığına dayanamadığı için çocuğuna bir tokat atmak zorunda kaldığı için  üzüntüsünü anlatıyormuş. Ben de odaya tam bu sırada girmişim. Birkaç hal hatır sorma cümlelerinden sonra hemen sordular:

Okumaya devam et

Bütün Çocukların Babalar Gününü Kutluyorum (21 Haziran 2009)

Babalar Günü başlıklarını görünce gazetelerde, doğal olarak önce kendi babamı ve çocukluk günlerimi düşündüm. Annem ve babam görücü usulü ile evlenmiş ve asla uyuşamayacak kadar farklı kültür, tahsil ve karakterde bir çift olduklarından mutlu bir evlilik yaşayamadılar. Tabi bu durumda ben de o günleri çok güzel günler olarak hatırlayamadığımdan olacak, çok sevmem babalar günü muhabbetlerini. Ancak … Okumaya devam et

Bir Sinema Sevdalısı (13 Mayıs 2009)

Sinema sevdalısı başlığının kuşkusuz bu sanatı “icra edenler” veya bunun hayalini kuranlar için söylenegelmiş bir ifade olduğunu biliyorum ama, sinema sevgimden dolayı, sinemanın seyircilerinin de bunu sahiplenebileceklerini söyleyebilirim. Zira biz sinema seyircileri ve TV’deki izleyicileri olmasak bu sanatı kim takip edecek! 7.Sanat olarak tanımlanan Sinema en çok sevdiğim sanat olmuştur. Hatta gençliğimde hep film yönetmeni olma … Okumaya devam et

5 Mayıs 2009 Saat:22’de Gökyüzündeki Yıldızları Tanıyalım (5 Mayıs 2009)

<br /> Dağcılık yapan arkadaşlar bilirler, yüksek dağlarda kamp yapılan etkinliklerde geceleri gökyüzünde yıldızlar çok güzel görünür. Bunun bir nedeni havanın temizliğidir, diğeri de çevrede şehir aydınlığı yoktur. O kamp gecelerinde gökyüzünde yıldızlar artmış gibi gelir ilk anda. Şehirde geceleri görmeye alıştığımız yıldızları da çıplak  gözle bulmakta zorluk çekeriz bu yıldız bolluğu içinde. Böyle müstesna gecelerde gündüz yapılan dağcılık etkinliğinin yorgunluğunu atarken, kamp sakinlerinin sohbeti eninde sonunda yıldızlara gelir. Zira onlar o kadar çokturlar ki…

Okumaya devam et

Obama’nın Türkiye Ziyaretindeki Artılar ve Hayalkırıklıklarım…! (8 Nisan 2009)

Dünyanın en güçlü devletinin başkanı Türkiye’ye gelmişse bu önemli bir olaydır. Hele burada söyledikleri daha da önemlidir. Tabi açık açık söylemediklerini de doğru okumak gerekir. Kendi adıma bir blog sahibi olduğum için böyle önemli bir konuda düşündüklerimi duyurmak isterim.

Fazla detaya girmeden, bir kısmı da zaten çeşitli yazar ve diplomatlar tarafından ifade edilen, düşüncelerimi madde madde yazıyorum:

Okumaya devam et

Villakent’te Bahar Müjdecileri, Ya Da Nisan 1 (1 Nisan 2009)

Bugün 1 Nisan, dünya şaka günü! Ama gel gör ki, dünyanın ve ülkemizin çok sorunu var, şakaya gelir yani yok yaşamın. Nisan ayı çok şey çağrıştırıyor; bahar, mutluluk, yeni bir sene… Ancak bu güzel çağrışımlar yanında hoş olmayan çağrışımlar da var. Örneğin Nisan ayı ile birlikte Ermeni diyasporasının sözde ermeni soykırım sanrıları. Amaçları yeni yılın bahar başlangıcını kötü emellerini besleyecek söylemlerle karartmak. Ülkemizdeki hatta Ermenistan’daki pek çok Ermeninin dahi kulak arkasına attığını düşündüğüm bu asılsız iddiaların, diyasporanın beslenme malzemesi olduğunu herkez biliyor artık. Ve açıkça söylüyorlar ki, bu bilim adamlarının ve tarihçilerin sonlandıracağı bir konu değil, siyasilerin karar vermesi gereken bir hususmuş!

Okumaya devam et

Hangisi Daha Deneyimli: Karayalçın Mı, Kılıçdaroğlu Mu? (30 Mart 2009)

Bu satırları yazdığım sırada 29 Mart Yerel Seçimleri kesin olarak sonuçlanmamıştı; zira henüz 30 Mart sabahının ilk saatleri.

Birkaç saat önce, TV muhabirlerinin “Size gelen haberlere göre seçilip seçilmediğinize dair bir seçim sonucu verebilir misiniz?” şeklindeki ısrarlı sorularına Kılıçdaroğlu her defasında “Biz seçim sonuçlarına saygılıyız, tek istediğimiz sonuçların doğru olarak sayılıp açıklanmasıdır.”

Okumaya devam et

A.Ü.Fen Fakültesi “Kimya72” Mezunları Gecesi (7 Şubat 2009)

13.jpgGeçen ayın 7’sinde (7 Şubat 2009), Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü 1972 mezunlarından bir gurup arkadaşımız, çoğu eşleriyle birlikte, Fakülte bahçesindeki Üniversite Lokalinde bir araya geldiler.

Eski dostlar Lokaldeki canlı müziğin tüm engellemelerine rağmen bağıra çağıra hasret giderdiler.

Ama yetmedi; hem geceye katılanlar yeterince görüşemedi, hem de katılamayanlarla özlem giderilemedi. Bir sonraki toplantıda birlikte olma dilekleriyle gece sona erdi.

Okumaya devam et