DOĞA SPORLARINDA 19. SEZONUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ (26 Temmuz 2009)
(*): Ayhan Yörük’ün gönderdiği fotoğraflar eklendi. (**):Cengizhan Aktan’ın fotoğraflarından eklendi(31.07.09). İç Anadolu Bölgemizdeki Tuz Gölü’nün güneydoğusunda bulunan Melendiz Dağları volkanik grubunun en yüksek dağı, 3268 metrelik zirvesiyle Hasan Dağı’dır. Yaklaşık 2 bin yıl öncesine kadar aktivitesini sürdürmüş olan Hasan Dağı koni şeklinde tabakalanmış bir volkandır ve nispeten iyi haldeki krateri opsidiyenlerle kaplıdır. Dağcılar, Hasan Dağı’na yapılan zirve etkinliklerinin yazın çekilmez olduğunu, buna karşın kışın kuzey kulvarlarından çıkışların oldukça zevkli olduğunu ifade etmektedirler. Bu görüşün doğruluğunu, İzmir Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünün dün gerçekleştirdiği Hasan Dağı Zirve Etkinliği’ne katılarak bizzat yaşadım.
Ne zaman Blog sayfamı açsam, yandaki küçük fotoğrafımın hikayesini yazmak istemişimdir. Çünkü bu fotoğrafın benim için önemli bir özelliği var. Bu yazımda bunu anlatacağım. Başlangıçta Blog sayfamda fotoğrafım yoktu. Oğlum Cem bir fotoğrafımın olmasının iyi olacağını söylüyordu ve ben de kendisine “Sendeki fotoğraflardan birini seç” demiştim. Neticede Cem yandaki fotoğrafımı seçip sayfaya yerleştirmiş. Bu fotoğraf … Okumaya devam et
Çocukları Nasıl Büyüttük?
2006 yılı Temmuz ayında emeklilik kararı alarak 31 yıl hizmet verdiğim Petkim’den ayrıldım. Ayşen de benden 2 ay önce emeklilik hayatına başlamıştı. Menemen Villakent’teki evimizin inşaatı henüz bitmediği için Ankara’ya yerleşmiştik ama, yaz aylarında İzmir’de, Foça Çanak Sitesi’ndeki küçük dairemizde yaz aylarını geçiriyorduk.
Bu dönemlerde arada Petkim’e uğrayıp arkadaşlarımı ziyaret ediyordum. Böyle bir ziyaret sırasıda, bir zamanlar çalıştığım müdürlükteki 2 bayan arkadaşıma uğramıştım. Onlar da çocuk eğitimi üzerine konuşuyorlarmış. Daha doğrusu birisi bir gün önce yaramazlığına dayanamadığı için çocuğuna bir tokat atmak zorunda kaldığı için üzüntüsünü anlatıyormuş. Ben de odaya tam bu sırada girmişim. Birkaç hal hatır sorma cümlelerinden sonra hemen sordular:
Babalar Günü başlıklarını görünce gazetelerde, doğal olarak önce kendi babamı ve çocukluk günlerimi düşündüm. Annem ve babam görücü usulü ile evlenmiş ve asla uyuşamayacak kadar farklı kültür, tahsil ve karakterde bir çift olduklarından mutlu bir evlilik yaşayamadılar. Tabi bu durumda ben de o günleri çok güzel günler olarak hatırlayamadığımdan olacak, çok sevmem babalar günü muhabbetlerini. Ancak … Okumaya devam et
İNEBOLU’DAN ANKARA’YA, ATATÜRK ve İSTİKLAL YOLU PROJESİ’nin Kastamonu-İnebolu arasındaki 95 km’lik kısmının yürünmesi etkinliğini, Kastamonu Valiliği bünyesinde Kastamonu Kültür ve Turizm Derneği düzenlemiş ve Türkiye dağcılarını etkinliğe katılmak üze-re Kastamonu’ya davet etmişti. Zirve Dağcılıktan arkadaşım Ayhan Yörük etkinliği bana duyurunca hemen katılma isteğimi belirttim. Milli Mücadelede İstanbul’dan gelen cephane ve diğer lojistik desteğin, kadın çocuk yaşlı yöre halkının efsanevi özverisiyle, İnebolu kıyısında demirleyen gemilerden balıkçı kayıkları ile sahile taşınarak, oradan da kağnılarla Milli Mücadele merkezi Ankara’ya nakledildiği güzergah olan İnebolu-Ankara arasındaki Atatürk ve İstiklal yolunun Kastamonu-İnebolu arasındaki 95 km’lik kısmı Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen katılımcılar tarafından 6-9 Haziran 2009 tarihleri arsındaki 4 günlük sürede yüründü.
Dün bir gurup arkadaşla Bozdağ’a çıkmaya karar verdik. Bozdağ Gediz ve Küçük Menderes nehirlerinin arasında yükselen dağ kütlesinin, Salihli ile Ödemiş arasında kalan kısmında yer alan ve Antik çağlarda “Tmolos Dağı” diye adlandırıldığı ifade edilen, 2159 metrelik doruğuyla İzmir’in en yüksek dağıdır.
Genellikle kış aylarında karlar içinde tırmanmaya alışık olduğumuz ve İzmir’in kış dağcılık yapılabilecek biricik dağı olan Bozdağ, bu bahar aylarında yeşil ağırlıklı çiçekli bir dağ görümündeydi. Buna karşın, Bozdağ kasabasından 2 saat 40 dakikada ulaştığımız zirvesindeki sert rüzgarıyla kış aylarındaki o sert yüzünü hatırlattı hemen.
Sonuda ben de muradıma(!) erdim, “yeme içme sınırsız” bir otelde tatil yaptım! Beni bu tatil için ikna eden yakınlarımla birlikte oteldeki pek çok etkinliğe katıldık. Bu aktiviteler bizi o kadar çok meşgul etti ki, otel dışına çıkacak vakit bulamadığımız gibi beraberimde götürdüğüm 2 kitap ve 2 dergiyi elime dahi alamadım; yedik içtik yüzdük aktivitelere katıldık. Gecelerimizi de canlı müzik ve dans süsledi. Başlıkta sarkastik olarak dediğim gibi, bir bakıma adeta otele hapsolduk!
Sinema sevdalısı başlığının kuşkusuz bu sanatı “icra edenler” veya bunun hayalini kuranlar için söylenegelmiş bir ifade olduğunu biliyorum ama, sinema sevgimden dolayı, sinemanın seyircilerinin de bunu sahiplenebileceklerini söyleyebilirim. Zira biz sinema seyircileri ve TV’deki izleyicileri olmasak bu sanatı kim takip edecek! 7.Sanat olarak tanımlanan Sinema en çok sevdiğim sanat olmuştur. Hatta gençliğimde hep film yönetmeni olma … Okumaya devam et
Türkiye’de Suuçan Şelalesi ismini çağrış-tıran başka şelaleler de vardır. Örneğin bunlardan Antalya/Serik ilçesindeki-nin ismi Uçan Su Şelalesi, Alanya’daki Uçan Şelale ve Mustafakemalpaşa’daki de Suuçtu Şelalesi’dir. Bu yazının konusu olan Suuçan Şelalesi ise İzmir’in Menemen ilçesi sınırları içinde yeralmaktadır. Taşıtla ulaşılamadığı için henüz doğal güzelliğini kaybetmeyen bölgede, geçen hafta sonu Petkim Dağcılık Gurubu, Karşıyaka ve Zirve Dağcılık Kulüpleri doğa yürüyüşleri yaptılar. Nispeten daha yağışlı geçen bu seneki kış mevsimi sonrasında suları önceki yıllara kıyasla oldukça çok artan şelaleyi bol bol görüntülediler. […]