Bİ YAŞIMA DAA GİRDİM, OLDU MU 75! (20 August 2023)

Pazar günü Mete Abi’nin yeğeni( kız kardeşinin büyük oğlu) Ulaş, ailesi ile birlikte Foça’ya ziyarete geldiler. Ben de denizden döndükten sonra çay meyve ikramlarına geçildiğinde katıldım. Ulaş’la biraz lafladıktan sonra eşine dönüp, hatırlayamadığım için özür diledikten sonra ismini sordum. “Meral” dedi. ‘En son ne zaman görüştük?’ diye sorduğumda Mete Abi ile evlerinde ziyaret ettiğimizi, hatta bir de arkadaşımızın bizimle geldiğini anlattı. Hatırladım. Neredeyse 10 yıl falan olmuş gibi! Bu şekilde muhabbet ediyoruz; yani ben soruyorum o anlatıyor. Evdekiler de bizi dinliyorlar. Hemşire gibi bir sağlık çalışanı. Ulaş da bir başka işyerinde sağlık çalışanı kadrosunda. Nöbetler falan oluyormuş, iş hayatlarının yoğunluğunu anlatıyor. O anlatırken bakıyorum 3 çocukları var. Büyük kız ve uzaktan iyi seçemedim, orta okul öğretim çağında gibi; ya da bitirmeye yakın belki. Küçük oğlan ilkokula başlayacak gibi. Ortanca da ikisinin arasında. Çocukları da süzdükten sonra dedim ki: ‘Bu yoğun iş hayatında çocukları büyütmek zor olmuştur; anladığım kadar yardımcınız da yok!’. İşte tam burada beni şaşırtan cümle geldi: “Ulaş sağolsun, çok yardımcı oluyor” Evet, aynen böyle dedi; yüzüne karşı, herkesin içinde!

Ben şaşırdım, ‘E tabi bu yoğunlukta yardım falan olmaz, direkt yüklenmesi gerekiyor işleri’ gibilerinden birşeyler geveledim. “Evet, evet, yükleniyor tabi. Birlikte yapıyoruz işleri.” gibilerinden cümleler kullanıyor.

İşte böyle dostlar. Direkt kocasını övdü. Herkesin içinde, direkt yüzüne karşı. Ulaş da tasdikliyor. Bıyıklı, hafif kirli sakal, kara yağız bir Anadolu Erkeği; cebinin kenarından sigara paketinin ucu gözüküyor. Bir fırsatını bulsa içecek.’ Bizim tarafa geçebilisin’ diyeceğim ama ufak oğlan bırakmıyor babayı; ille de hemen denize gitmelerini istiyor ısrarla. Onlar deniz için hazırlansınlar diye ayrıldım.

Çok etkilendim; kadının ilk cümlesinde kocasını herkesin için övdüğünün etlisindeyim. Yaşamadım hayatımda böyle bir övgü; Ulaş’tan çok daha fazlasını yaptığıma emin olduğum halde!

Çevremde de görmedim. Hiç bir şey bulamasa damat eleştirmeler! “Çok fakir yaşıyoruz” Yaşar Kemal’in dediği gibi:

IMG_2675.png

Aklıma geldi; Cem doğunca Annemler’in yaşadığı Etlik’e taşınmıştık. Sabahları Ayşen’in hazırladığı bebek yemekleri ile Cem’i Annem’e bırakır, akşam da kakalı bezleri ile alırdım. O zamanlar bebek bezleri vardı, her altını açışta yenisi takılırdı. İşte o akşama kadar birikmiş kakalı bezleri yıkardım. Evimize girince Ayşen Cem’in servisine geçer, ben de o kakalı bezlerle alaturka tuvalete. Fırça ve hortumla öyle temizlerdim ki sadece lekeler kalırdı. Sonra bezleri bu amaçla aldığımız Profilo marka küçük çamaşır makinesinde yıkardık. Ayşen kakalı bezleri arıtma işini bana yıkmamıştı, ben talip olmuştum. Ve de son derece doğal olarak. Babam’dan mı almıştım bu görgüyü?

Tek yaptığım bu muydu? Değil tabii. Yapabileceğim, zaman içinde öğrenip becerdiğim çok işler oldu. Bütün bunlar ‘birlikte büyüttük’ demeyi hakeder.

Dünyanın en iyi eşi ve babasıyım gibi bir paranoyak iddiam olamaz tabii, ama yetişme ortamım ve ekonomik koşullarım dikkate alınırsa eş ve baba olarak dereceye girebilirim. Övgü istemiyorum ama yeri geldiğinde eş ve çocuklarımdan hakkımın teslim edilmesini beklediğimi hissediyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *