FOÇA KARASI’NIN İZİNDE (3 Ekim 2022)

Foça Çanak Sitesi’ndeki mütevazi yazlığımızda kaldığımız yaz ayları boyunca, komşu sitelerdeki arkadaşlarımızla sabahları Güneş doğarken başlayıp Çanak Koyu sahil ve tepelerinde yaptığımız dağ-doğa yürüyüşlerine devam ediyoruz.

Dünkü EsintiliVadi yürüyüşündeki molada gruba anlattıklarımı yazmak istiyorum. Zira, şimdilerde yağmursuzluktan iyice kuraklaşmış sabah yürüyüşleri yaptığımız bu toprakların, insanlık tarihinde önemli bir yer tutan üzüm ve şarapçılık endüstrisinin doğduğu bölgelerden olduğunu yazı ile kayda geçirmek istiyorum.

EsintiliVadi parkurunda SaklıKonak adını verdiğimiz ev kalıntılarından hemen sonra gördüğümüz, üzüm veya zeytin sıkmak için yapılmış olduğunu tahmin ettiğimiz kayaya oyulu taş tekneyi konuşurken, bir Arkadaşımız (Mehmet Tümer) sarkastik olarak şaka yollu “Burada üzüm bağları var mıymış?” deyiverince, benim konuşma konum beliriverdi. Esasında bu konuda daha önce grupla tartışmıştık, ama tekrarı da güzel olacaktı. Bu defa talep gelmeden molada konuşma yapmak istediğimi ifade ettim. Aşağıda o konuşmamın kısa özetini veriyorum:

Eşimin yeğeni olan Elif Arıkan Hepvar, ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley’de İşletme Masteri yaparken seçmeli ders olarak Şarap okumuştu. Bu dersin uygulaması da genelde akşamüstü oluyordu. Bizim de ABD’de olduğumuz o zamanlarda, ders sonrası eve epeyce keyifli gelirdi o akşamlarda!

Şimdi içinizde işletme ile şarap ilişkisini merak edenler olabilir. ABD’nin en önemli şarapçılık merkezi Napa Valley, Kaliforniya’dadır. Tıpkı Fransa (Bordeaux) Bordo Şarapları gibi, Napa Şarapları da ünlüdür. Tam bu noktada mesnetsiz olarak diyorum ki, Napa’ya Şarapçılık Bordo’dan gelmiştir. Bunu keşke Elif’e sormuş olaydım. Belki derste işlenmiştir, belki bu zaten bilinen bir husustur. Her ne ise!

Diğer taraftan şarapçılık Bordo’ya Foça’dan gitmiştir diyebiliyorum. Bilindiği gibi Fokaililer denizcilikte çok güçlü idiler ve ünlü gemileriyle Karadeniz Akdeniz hatta Atlantik’e kadar yayılmışlardı. Nitekim Anadolu Pers istilasından sonra, Foça’yı terkedip kurup yerleştikleri en bilinen şehir Marsilya’dır. Bu bölgeye şarapçılık kültürünü Fokaililer getirmiş olmalı. Zira üzümün, tarihi M.Ö.5000’lere varan vatanı Anadolu’dur. Foça’da üzüm bağları vardı ve şarapçılık zeytin işletmeciliği kadar güçlüydü.  Bunun en belirgin kanıtı Bağarası yerleşimidir. Hatta Yeni  Bağarası Mahallesi bile var!

“Peki nerede o bağlar, asmalar?” derseniz, yanıtım ‘Müslüman Türkler yok ettiler’ olacaktır. Şöyle ki: Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yapılan mübadele anlaşmalarına göre Yunanistan’daki Müslüman Türkler Anadolu’ya getirildi. Bu noktada şunu da yazayım, maalesef söz konusu mübadele anlaşması Türkler-Yunanlılar şeklinde değil, Müslümanlar-Hristiyanlar olarak yapılmıştır. Bu nedenle de belki müslüman olmayan Türkler Yunanistan’da kalmıştır ve belki de Müslüman olan Yunanlılar Türkiye’de kalmıştır. Bunu bilemiyorum.

Şimdi tekrar konumuza dönersek, mübadele sonunda Anadolu’ya gelen Türkler şarapçılık bilmedikleri için, bağları kesip bildikleri ziraati yapmışlardır. Ve bu nedenle buralardaki M.Ö.5000 yıllarından beri 6000-7000 yıllık üzüm asmalarının köklerini kazımışlardır. Bizim sabah yürüyüşlerinde bu bölgelerde gördüğümüz asma kökleri çok kıymetlidir. Eğer daha önceki günlerde Sizlerle de paylaştığım bir dokümanda(*) bahsedildiği gibi, bazı zengin çiftlik sahiplerinin geçtiğimiz yıllarda bu asmaları geliştirip Foça‘nın üzümünü tekrar hayata geçirdiklerini bilmeseydim çok üzülürdüm. Şimdi artık ‘Foça Karası’ üretiliyor ve şarabı bulunabiliyor. Tabi her yerde değil! Örneğin Villakent’teki minik Karfur(!)’daki muhteşem şarap reyonunda( aşağıdaki fotoğrafı bugün çektim) yok!

(*) GÖÇMEN ÜZÜM “FOÇA KARASI”NIN  ÖYKÜSÜ

Foça Dergi makaleleri. 1

Yitirdiğimiz Avni Arbaş, Musafa Dinç, Hüseyin Solaç  ve Mehmet Ali anısına

“Foça  Karası”nın Yeniden Yöreye Kazandırılmasının Amacı ve Hedefi:

3000 YILLIK TARIMSAL YÖRE KÜLTÜRÜ OLAN ANTİK ÜZÜMÜN ÖNCELİKLE YARIMADA ÜZERİNDE YAYILMASINI SAĞLAMAK,

EKONOMİK VE SOSYAL KÜLTÜR DİNAMİĞİNİ GELİŞTİREREK 15-20 YIL İÇİNDE AKDENİZ’DE HATIRI SAYILI “FOÇA BAĞBOZUMU ÜZÜM VE ŞARAP ŞENLİK/FESTİVALLERİ”Nİ GERÇEKLEŞTİRMEK,

BÖYLECE GÖÇMEN ÜZÜMÜMÜZÜN KAYBETMEKTE OLDUĞU ÜNÜNÜ BATILI ŞARAPÇILARDAN, ÖZELLİKLE FRANSIZLARDAN GERİ ALARAK SAYGINLIĞINI TESCİL ETMEKTİR.

GÖÇMEN ÜZÜM “FOÇA KARASI”NIN  ÖYKÜSÜ

“Onun sahip olup da, bende olmayan ne var? O bana taze şarabını sunar, ben ona taze süt veririm. O bana olgunlaşmış şarabını sunar, ben ona peynirlerimden veririm.” MÖ 3800 civarında bir şarap işçisi ile çoban arasındaki ilişkiyi anlatmak için yazılmış, Nippur kentinde bulunan bu tablet, bildiğimiz en eski şiirdir. Ve şarabın yıllandırılmasının o dönemde bile bilindiğini işaret eder. Bağcılık ve şarapçılık, Sümer çivi yazısının keşfinden 1300-1500 yıl önceye dayanan ve bu şiirin yazıldığı dönemde artık Anadolu’da gelişmiş ekonomik bir etkinlikti.

Böylece insanoğlu, Nippur tabletlerindeki sümerogramları ilk çözmeye başladığında, Dünya’nın bilinen en eski uygarlıkları olan Sümerler’e ya da aynı yazı biçimini kullanan Hititler’e ait ilk şarapla ilgili metinler bulunmuş oldu.

Bundan 7000-7500 yıl önce kuzeybatı İran’da Urmiye Gölü yakınlarında bulunan küplerde saptanan bulgular, o dönem halkının şarap üretiminde kullandıkları sakız reçinesi ile şarap üretiminde ne aşamaya geldiklerinin ölçüsüdür. Halen kültüre alınmış dünya üzüm üretiminin %90’ını sağlayan “vitis vinifera L”dir.

Bağcılık tarihi, Avrupa ile Küçük Asya’nın(Anadolu) doğal florasında yeralan bu türün kültüre alınmasıyla başlamıştır. Arkeolojik bulgulara göre, bu asma türünün ilk olarak M.Ö 6000-5000 yıllarında(Cilalı Taş Devri), Kafkasya ve Anadolu’da kültüre alındığı ve zamanla buradan dünyanın her yerine dağıldığı kabul edilmektedir.   

Anadolu(Asia Minör) topraklarında yabani asmadan bugüne üzüm ve şarabın öyküsünü ve tabi ki “Foça Karası”nı yazılı kaynaklara dayandırarak Hatti ve Hitit uygarlığından başlayarak günümüze kadar süre gelen öyküsünü daha sonraki yazılarımızda okuyucuya sıkmadan anlatacağız.

Bu yazımızdan amaç, 80 yılda kaybettiğimiz özbeöz Foça(Phokaia) kökenli olup, İ.Ö 600lerde Fransa’ya göçen ilk üzüm türü olduğu sanılan Foça Karası’na Foça’da yaşayan yurttaşlar olarak sahip çıkma güdüsünden kaynaklanmaktadır. “Bu sorumluluğu kentte yaşayan herkes paylaşmalıdır” diye düşünüyoruz.

Üzüm ve şarabın insanlık tarihine 7000-7500 yıllık katkısını sosyal, kültürel, dini ve ekonomik açıdan anlamak gereklidir. Başlangıçta konunun önemini, ne yazık ki “küreselleşme”ye itilmek zorunda kılındığımız bu süreçte, en iyisi birkaç çarpıcı ekonomik verilerle sunalım.

*Anadolu’da bundan tam 100 yıl önce batıya 300ML litre şarap ihraç edilirken, bugün 37 kat küçülmüş, 8ML litreye düşmüştür. 1997 yılı verilerine göre şarap üretiminde dünya sıralamasında sonuncuyuz.

*Avrupa Birliği’ne girme sürecinde, Osmanlı döneminde bile yasak olmayan ev şarap yapımı, 2004 yılında yasaklanmıştır.

*Birkaç ay evvel şarap vergisi %118 arttırılmıştır.

BUGÜNKÜ ASMA, ÜZÜM VE ŞARABIN ADINI HİTİTLER KOYDU

Biz asmanın meyvesine üzüm, üzümün mayalanmasına şarap dedik. Batılılarda aynı şeyi yaptılar. Günümüzden 5000 yıl önce bu toprakları yurt edinmiş Hattiler ve sonra Hitit kavmi asma, üzüm ve şarap anlamına gelen “wiyana” dediler. Hititler  Anadolu’da yaşamış en eski İndo Avrupalı kavimdir. ”Wiyana” sözünün diğer Avrupalı dillerde çok yakın benzerleri vardır.

Arkaik dönemde Grekler önce “woinos”, daha sonra “oinos” demişlerdir. Zamanla  Etrüsk ve latin dillerinde ”winum”, daha sonra”vin”(Fransızca), ”wein”(Almanca) ve “wine”(İngilizce) olmuştur.

Şarap,Tevrat ve Zebur’da kutsal içkidir. 1400 yıldır müslüman uluslar dışında insanlık tarihi boyunca, ritüel ve festivallerde ve tıbbi tedavilerde, kutsal törenlerde(libasyon) kullanılmıştır. Mübadele ile kıta Yunanistan’a 1925 sonrası göçen Yunanlılar geçtiğimiz yüzyıla kadar Foça İncir Adası’nda(Sen Yorgi ) adasında kutlanan Dionysos(Yunanca’da Şarap Tanrısı – Lidya’da Bakkhos’tur) şenliklerini anlatırlar.

‘’Işık Doğudan Gelir’’ Ex Orrente Lux).

Üzüm ve şarabı doğudan tanıyan batı toplumları, Roma dönemi ve sonrası şarapçılığı geliştirmiş, günümüzde ekonomik girdisiyle önemli bir sanat ürününe dönüştürmüşlerdir.

Avrupa’da 1000’e yakın beldede, İ.S 700’den bu yana 1300 yıldır bağbozumu ve şarap festivalleri kesintisiz(savaş yılları hariç) sürmektedir. Bu olgu dinsel anlamını aşmış, tarımsal ve ekonomik değeri yüksek bir sanat ürününün günümüze dek geleneksel tavrının göstergesi olmuştur. Bu festivaller bağbozumu sırasında düzenlenir, tüm çocukları ve yaşlılarıyla kentliler üç gün üç gece boyunca kendi ürettikleri şaraplarını konuklara sunar, bağcı ve şarapçıların bir yıllık emeklerini kutlarlar.

Foça Karası’nın Foça-Marsilya Hattı:

Eski Belediye Başkanlarının anlattıklarına  göre yıllar önce Marsilya’dan Foça’ya gelen resmi heyetler çoğu zaman ellerinde kırmızı şaraplarıyla gelip; ’’Buyrun bunlar sizin üzümlerinizle bizim yaptığımız şaraplar’’ diyerek saygın davranışlar göstermişlerdir. İ.Ö 600’lerde Phokaia’lılar ilk asma ve zeytini Marsilya’ya(Provence Bölgesi) götürdüler. İ.S 125’de Romalılar denizden bu topraklara adım attıklarında ‘’nostra provincia-our terrtory” ‘’burası bizim topraklarımız’’ dediler ve bağcılığı, şarapçılığı geliştirdiler. Fransa’da bağcılık güneyden kuzeye Rhone vadisi boyunca yayıldı ve günümüzde de Fransa bu konuda krallığını korumaktadır.

“BALI SÖKTÜK, ZEHİR DİKTİK.”

Gelelim Foça yarımadasına; Lozan antlaşması sonunda 20 yy’ın en acı zorunlu insan göçü ‘’Mübadele ‘’ yaşandı. Doğdukları toprakları terk eden insanlar yeni topraklara göçtü. Foça da bundan nasibini aldı. Sosyal, tarımsal ve ekonomik değerlerin tamamı değişti. Yunanistan’dan ve adalardan gelen Türkler, üzüm ve zeytin kültürünü bilmediklerinden yerlerine buğday, arpa ve tütün diktiler. Yaşlı Ege’liler üzüm söküp tütün diktikleri için hayıflanırlar ve ‘’Balı söktük, zehir diktik’’ derler. 1922’ye kadar Foça’daki tarımsal gelirin % 57’si şarapçılık, bağcılık, %28 Tahıl ve %15 zeytine dayalı idi. Bugün bu oran üzüm ve şarap için % 0’dır!

“BAĞARASI DİRENİŞÇİLERİ”

Foça’nın, adı bağla özleşik, Bağarası beldesinde 5 dönüm bağın sahibi Cevat Barut’un ve Aynur Acar’ın büyük bir direnişle Belediye’nin imar, yol, altyapı geçirme girişimine karşı 5 dönüm sultaniye bağını beldenin merkezinde yürütme çabasının Bağarası adının onurunu kurtarmak olduğunu birileri bir gün mutlak anlayacak.

1999’DA FOÇA KARASINA SOYUNDUK

1997-1998’de Foça Karası araştırmalarına başladık. Yarımada üzerinde özellikle Bağarası Yeni Foça arasındaki Kardera, Sazlıca eski bağ alanlarından mevcut asma örnekleri topladık. Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’ndeki Dr. Ziya Gürsoy’un özverili katkılarıyla her türlü mataryel ve bilgiyi değerlendirdik.

1999’da Foça Bayram deresindeki(Maltepe ) eski zeytinliklerin arasındaki eski bağ alanlarında, bir dönüme 200 adet, toprak analizine uygun anaç dikerek işe başladık. Bu arada rahmetli Mustafa Dinç’in bahçesindeki tek Foça Karası omcası ve sevgili Cevat Barut hocamızın Bağarası’ndaki bağında birkaç Foça Karası mataryellerinin hepsini değerlendirmeye aldık. 2000 ve takip eden yıllarda Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Mordoğan deneme istasyonunda çok az sayıda kalan Foça Karası örneklerinden uygun kalemler şeçerek  bugüne kadar kakma, yarma, göz aşıları ile tüpte ekim yaparak, 500 omcaya ulaşdık. FOÇEV(Foça Çevre Dostları Derneği) olarak  yürüttüğümüz bu çabaların meyvesinin umduğumuz sürede geliştiğini görmekteyiz.

FOÇA KARASI YARIMADA VE KÖRFEZE YAYILIYOR

Birkaç yıldır yarımada ve etrafına yaydığımız Foça Karası’nın her ayrı yöre toprağının tadının yansımaları olan aroma ve buklesini birkaç yıl içinde üretilecek  monosepaj ve kupaj şaraplarda tadacağız.

FOÇAKARASINDAN SON HABERLER;

*İzmir in en eski şarapçı ailelerinden Tiryaki şaraplarının sahibi Rıfat Şekerdil, akıllı bir girişimle yeni kurduğu TOPAS şarapçılık şirketi adına Yeniköy kavşağı ve Kocamemetler’de tesis ettiği 100 dönüm bağda 3.cü yılına girdi. Geçen yıl dikilen Foça Karal’arına bu yılda ilave yapılacak. Bağlarda ayrıca Öküzgözü, Cabarnet Sauvignon , Chardonnay var. Bu yıl bazı çeşitlerin ilk bağbozumu Ağustos ayında gerçekleşecek. Dinamik girişimci, bir yandan da Yeniköy kavşağındaki bağlarının yanına kurmayı düşündüğü üretim tesisleri için gelişmiş şarap teknolojisine uygun ekipmanı satın almakta ve diğer hazırlıklarını sürdürmektedir. Birkaç yıl içinde Şekerdil,

üreteceği Foça Karaları’nın öncelikle yörede tüketilmesi ve yaygınlaştırılması için çaba sarfedeceğini  her ortamda vurguluyor.

*Avukat Uğur Kalelioğlu  geçen yıl Urla’da tesisi ettiği bağlarda 500 adet Foça Karası’nın 1. yılını tamamladı.

41 B anacına aşılanan Foça Karaları’nın Urla topraklarında hangi aromaları sunacağını şimdiden merak ediyoruz.

*Foçalı Raşit Türksönmez Kozbeyli’de bu yıl 7 dönüm yeni bağ kurdu. Anaçlar mart ayında dikildi. Önümüzdeki yıldan başlamak üzere gelişmiş anaçlara Foça Karası aşıları yapılacak. Şimdiden en sağlıklı klonlardan alınacak aşı kalemlerini ona ayırmaya söz verdik.

*Abdurrahman Dinç, Babası Rahmetli Mustafa Dinç’in anısına evinin bahçesinde yetiştirdiği Foça Karaları’nın üzümlerini geçen yıl almaya başladı. Eşi Güney Hanım’la beraber çok lezzetli pekmez yaptıklarını duyduk.

*İbrahim Gürsu, bir yıldır sabırla çekimlerini yaptığı Foça Karası belgeselinin CD’sini tamamlamak üzere. Bu yaz Foça Karası  Kafe’de şaraplarını içecek konuklar göçmen üzümümüzün belgesel filmini izleyebilecekler.

*Kokoloz Kafe de FOÇEV adına geçen yıl ve bu yıl mart aylarında Foça Karası Sevdalıları’na evlerinin bahçelerine ekim için çubuklar dağıtılmış ve ekim tekniği gösterilmiştir. Gene geçen yıl ağustos ayında Foça Karası ve Sultaniye üzümlerinin geleneksel şarap yapım kursu verilmiştir. Bu yıl Ağustos’ta ikincisi yapılacaktır.

*Mayıs 2005’de Kokoloz Kafe’de YAZGAN Şarapçılık’ca düzenlenecek şarap tadım günlerine, şarap severlerin katılımını bekliyoruz.

*Ziraat Mühendisi Dr. Ziya Gürsoy, 1999’dan bu yana  büyük bir sabır ve gayretle çoğu hafta sonunu Foça’ya ayırarak Foça Karası bağlarınının gelişmesini sürdürmeye katkıda bulunmaktadır.

KAYNAKÇALAR

P.VİARA-V.VORMOREL Ampélographia /Ö.ÖZYİĞİT Phokaia Kazı Çalışmaları 1989-2003 /Fortifications et défense du territorie en Asie Mineure Occidentale ét Méridionale(İstanbul 20-27 Mai 1993) /Phocée et la Fondation de Marseille(Musée de Histoire de Marseille)/C.Seltman Wine in the Ancient Wor d   /Larousse Encyclopedia of Wine 1994/J.PRIEWE Wine from grape to glass 1998/N.AKTAN Bir Yudum Şarap 2000/Geçmişten Günümüze Foça (Uluslar arası Sempozyum Bildirileri 1996)/Hitit Çağında Anadolu’da üzüm  ve şarap. Ord. Prof. Dr .Sedat Alp/Genel Bağcılık (Sun Fidan AŞ 1998)/Boğazköy metinlerine göre Hititler Devri Anadolu’sunun florası

Dr. Hayri Erdem

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir