PETKİM’DE HAYIRLI CUMALAR

9 sene Petkim Ankara Genel Müdürlük Proje Müdürlüğü’nde çalıştıktan sonra, kendi arzumla 1981 yılında Aliağa’ya tayin oldum. Hem yıllarca kağıt üstünde sayı rakam olarak işlediğimiz fabrikaların ete kemiğe bürünmüş makina motor hallerine dokunarak inşaat-montaj-devreyealma-işletme aşamalarında mesleki görgümü artırmak, hem Petkim Lojmanlarının modern sosyal ortamında çocuklarımızı büyütüp hayata uğurlamak istiyorduk. Eşimin ata ailesi de İzmir ikametli olduğundan Ankaralı iken, İzmirli olduk; hatta ‘Alağlı’!

O zamanlar Aliağa dışındaki Petkim lojmanları hemen Petkim tesislerinin bitişiğindeydi. Sabah akşam kart basılırdı giriş çıkışlarda. Ankara’dayken kimse kimsenin sabah öğlen akşam ne yaptığını bilmezdi. Ama küçük yerlerde, her şey görünürdü. Bu durumda tabii ki cumaları camide gözükmek gerekiyordu!

Cuma günleri öğleye doğru muazzam bir özel otomobil çıkışı olurdu tesislerden. Hatta aracı olmayanlar için otobüs de tahsis edilmişti yanlış hatırlamıyorsam. Petkim lojmanlarının girişinde çok güzel bir camimiz vardı. Öğle namazını eda ettikten sonra o büyük otomobil konvoyu tekrar tesislere dönerdi. Tabii mesai başlangıcı olan 13 geçildiği için hem onlara cuma öğleden sonra girişlerinde kart bastırılmazdı ve tabi hem de bu vesileyle kaytaran bir kaç kişi de o curcunada tesise girerlerdi kart basmadan. Bu bir trajikomik durumdu bence, ama bir ülke gerçeği; Aliağada çalıştığım 22 sene boyunca her cuma tekrarını izledim.
Bir arkadaşım vardı, tabii burada ismini vermeyeceğim, Cumhuriyet okuyorum diye benimle iş yerinde pek samimi olmazdı. Ama lojmanlarda iyi arkadaştık; ailecek de görüşürdük. Kendisini bu konuda eleştirdiğimi hissettiği için, bir gün şöyle dedi: “Ben her cuma grupla gidiyorum ve evde uyuyorum. Saatimi kuruyorum, namaz çıkışı onlarla birlikte tesise giriyorum”. Böyle şeyleri duyunca gülsem mi, ağlasam mı bilemiyordum.
Bir cuma günü şöyle bir ders verdim ona. Öğleyin ben de büyük grupla tesisten çıkıp evime gittim. Bir kağıda “Satılık” diye yazıp altına arkadaşımın telefon numarasını da
ekleyip arabasının arka camına yapıştırdım. Arabasına pek meraklıydı ve Petkim’de çok popülerdi. Birçok kişi telefonla aramış bir an önce arabayı kapabilmek için. Bana dert yandı ve sonra, biraz daha kahince sordu: Sen mi yaptın lan?
Bu anımda hiç kimseyi eleştirmiyorum; ne Petkim yöneticilerini, ne de bu ritüele katılan arkadaşlarımı. Bu bir ülke gerçeği. Böyle böyle geldik bugünlere. Sadece tamamen gerçek olan ve herkesin bildiği bu ritüelleri bir kez olsun yazılı halde kaydetmek istedim. Umarım kimse rahatsız olmaz. Çünkü yalan yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir